Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Büyük Oyun
19. YÜZYIL... Kırım Savaş'ında karşınıza çıkar. Eflak ve Boğdan'ın bağımsızlık mücadelesinde karşınıza çıkar. Bulgaristan olaylarında, Mısır'ın işgalinde karşınıza çıkar. Ermeni sorununun uluslararası alana taşınmasında, Yahudilerin Filistin'e yerleşmeleri sürecinde de karşınıza çıkar. O Türkleri Avrupa'dan atmaya çalışan bir Haçlı Savaşçısı... O İngiltere Başbakanı William Ewart Gladstone. Uzun yıllar Sultan Abdülaziz ve Abdülhamid'le mücadele eden, Osmanlı Devleti'ni yıkma planları yapan İngiliz siyasetçisi...
Timaş Yayınları, Taha Niyazi KaracaKitabı okuyor
İnsanın yeryüzündeki serüveni aslında bir hakikat arayışıdır.
Reklam
Vahdettin, hanedan sıralamasında gerilerde kalmış bir şehzade olarak gözden ırak bir yaşam sürmüş, Sultan Abdülhamid döneminden itibaren bir köşkte gözetim altında yaşamıştı. Memleketin içinde bulunduğu sorunlara, dünyada cereyan eden hadiselere ve devlet yönetimine uzak, içine kapanık ve sessiz biriydi. Fakat zamansız ölümler, arka sıralarda bulunan Vahdettirii hiç beklemediği bir anda şehzadelik mertebesine çıkarmıştı. Şimdi, memleketin en kötü döneminde iyiden iyiye yaşlanan Sultan Reşat’ın veliahdıydı. Mustafa Kemal’in canı sıkılmıştı. Şehzadenin durumu, aklında dolanan planlara hiç uygun görünmüyordu. Onu etkilemek, kurtuluş için yanına çekmek... Böyle bir şehzadeyle olacak işler değildi. “Biz ki aklımız, mantığımız vardır. Biz ki memleketin mukadderatını, halini ve geleceğini anlamış insanlarız, ne yapabiliriz?” diye sordu. Fakat Naci Paşanın ağzını bıçak açmıyordu. “Güç,” demekle yetindi.
Sayfa 274Kitabı okudu
2. Abdülhamid'in Naciye Sultanla yaşadığı olay
Hürriyetin ilk bayramı amcam Sultan Abdülhamid beni üç gün Yıldız'da alıkoydu. Bu üç günü ailemden uzak geçirmek bana bayram olmadı,üzüntü oldu. Annemle babamdan ayrı kalmaya alışık değildim.
Sayfa 45 - Kronik YayıneviKitabı okudu
Ne demiş Üstad "Abdülhamid'i anlamak her şeyi anlamak olacaktır"
"Hakkımda sansürcü diye yazılar çıkıyor. Avrupa'ya gönderdiğim gençlerin bazıları Fransız İhtilali'ni okuyup öğreniyor ama bu ihtilalin neden gerçekleştiğini araştırmadan buna özeniyor, memlekete geldikleri zaman da halkı ayaklanmaya çağırmayı vatanseverlik sayıyorlardı. İşte buna izin vermiyordum. O zaman, tıpkı memleketimizin düşmanları gibi bana Kızıl Sultan diye hücum ediyorlardı. Ben bu fikirlerin memleketimde yayılmasına engel oluyordum. Sansür işte budur! Çeşitli çalkantılar içinde ayakta durmaya çalışan ülkeme, şifa yerine zehir sunmak isteyenlerin önüne geçmenin adı sansürdür."
Osmanlı Devleti'nin en zor döneminde maddi olarak Osmanlı'yı kalkındıracak tekliflerde bulunan Siyonist heyeti, huzurundan kovan ve her ne pahasına olursa olsun Filistin'den toprak sattırmayan
Sultan Abdülhamid
Sultan Abdülhamid
Han için Filistin Dışişleri Bakanlığı yapmış Refik Şakir En-Nedşe " Sultan Abdülhamid Filistin için tahtını kaybeden hükümdardır ." ifadesini kullanmaktadır. Siyonistler karşısında Abdülhamidi bir duruş sergileyen Sultan Abdülhamid Han için bugün Filistinliler,
Sultan Abdülhamid
Sultan Abdülhamid
ismini zikrettiklerinde sonunda (radıyallahu anh) Allah ondan razı olsun demektedirler. Ve bizler Sultan Abdülhamid Han'ın torunları olarak Filistin davasının ilk mazlumu olan Sultan Abdülhamid'in yolunu sürdürüp, Filistin Meselesini benimseyip, tüm gücümüzle Filistin'in özgürleşmesi için çalışmayı tarihi bir vazife olarak görmeli ve bu hususta gereken gayreti göstermeliyiz.
Sayfa 39
Reklam
İş işten geçtikten sonra....
Sultan Abdülhamid
Sultan Abdülhamid
'i tahttan indiren İttihat ve Terakki mensupları devlet idaresindeki hassasiyeti kavrayamamışlar ve Filistine Yahudi göçünü serbest bırakmışlardır. Yaptıkları hataların farkına varan Enver Paşa "Yaptığım bütün her şeyin hesabını verebilirim, fakat bizim en büyük hatamız Sultan Abdülhamid'i anlayamamak ve Siyonizme alet olmaklığımızdır." diyerek acı pişmanlığını dile getirmiştir.
Sayfa 39
Thedore Herzl'in ilk ziyaretinden 4 sene sonra Osmanlı Devleti'nin Selanik Mebusu Yahudi Emmanuel Carasso, Siyonist bir heyetle 17 Eylül 1901 de Sultan II. Abdülhamid'in huzuruna çıkarak, Rusyada zulüm gören Yahudilerin Filistine yerleştirilmeleri ve Yahudilere Filistin'de muhtariyet verilmesi karşılığı olarak 20 milyon altın teklif etmiştir. Bu tekliflere sinirlenen Sultan II. Abdülhamid, heyeti huzurundan kovmuştur.
Halledilişinden seksen, ölümünden de yetmiş iki sene geçmiş olmasına rağmen, Sultan Abdülhamid, hâlâ güncelliğini koruyor.
Erbakan
1909 yılında 31 Mart Olayı münasebetiyle irtica kavramını icat eden İttihatçı Masonlar, Sultan Abdülhamid'i tahtından indirip, Selanik'teki Alâtini köşküne hapsetmişlerdi. Sultan Abdülhamid ile aynı siyasi kaderi paylaşan Erbakan da benzer şekilde Başbakanlık'tan indirilip, siyasetten uzaklaştırılmıştır.
Sayfa 216Kitabı okudu
Reklam
Sultan Abdülaziz zamanından beri Genç Osmanlılar'ın, Sultan II. Abdülhamid döneminden itibaren ise İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Jön Türk'lerin tek dertleri şuydu; "Devleti kurtarmak ve Osmanlı'yı eski kudretli günlerine eriştirmek..."
Üç kuruş siyaset yapacağız diye. Azerileri zor durumda bırakamayız. Süleyman Demirel…
Sayfa 216Kitabı okudu
Hakiki bir Türk terbiyesi ve sağlam bir dinî itikad ile büyüdüm. Türk oğlu Türk Osman Gazi neslinden geldiğimi hiçbir zaman unutmadım ve büyük ecdadımın memlekete, millete yaptıkları hizmetlerden doğan iftiharı daima kalbimde taşıdım. Ayşe Osmanoğlu
Değersiz Gedik Ahmed, haksız yere böyle şişirildiği gibi, II. Abdülhamid de haksız yere küçültülmüş, müstebit, zalim, hatta hain gibi gösterilmiştir. Bu da İttihatçıların propagandası sonucudur. Halbuki son zamanlarda yapılan bazı ilmi yayınlar, Sultan Abdülhamid, lehinedir. Henüz şahsiyetinin değerini tam manası ile bize bildirecek bir kitap yazılmamış olmakla beraber, şimdiden şu gerçeği kabul edebiliriz ki, ittihatçılık dokuz on yılda mahvettikleri imparatorluğu 33 yıl dağıtmadan tutabilmiş olmakla, Abdülhamid büyük bir iktidar sahibi olduğunu göstermiş ve aleyhindeki yayınların haksız olduğunu ispat etmiştir. Hele kanlı oyunlara asla girmemesi de, kıyıcı olduğu hakkındaki iddiaları çürütecek bir delildir. Bundan başka, mevkiinin sorumluluğunu iyi kavramış bir kimse idi. İstanbul’a yürüyen ve içinde düzenli kuvvetlerden çok Rumeli’nin türlü soylara mensup başıbozuk döküntüleri bulunan Hareket Ordusu’nu dağıtmak, Abdülhamid’in elinde idi. Fakat saltanatını korumak için bile olsa, buna yanaşmadı. Paşaları, çok kuvvetli muhafız kıtalarını Hareket Ordusu üzerine yürütmek için izin istemişler, fakat o, halife olmak dolayısıyla müslümanı müslümana kırdıramayacağını söyleyerek bunu reddetmişti.
Büyük AdamKitabı okudu
“Şehzadeliğinden itibaren yatak örtüsü, masa örtüsü, koltuk, gömlek, pijama, fincan ve tabak gibi günlük hayatında kullandığı çok çeşitli eşyalarında Abdül Hamid isminin Latin harfli ‘AH’ sembolü alıyor.”
Sayfa 53 - Kronik KitapKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.