Ben belki eskisi gibi çalışamıyorum ama sen çalış, hiçbir mükafat beklemeden çalış. Şunu unutma ki çalışmanın sonunda başarı elde edemezsen bile görevini yapmış olman sana huzur verecektir.
Şunu bil ki, gerçeği insanla rın şahsında arayan kimse, sapıklık bataklığı içine düşen bir şaşkındır. Eğer hak yolun yolcusu isen önce hakkım ne olduğunu bilmelisin ki, onun ehlini tanıyasın. Aslında böyle olman senin için bir görevdir. Eğer insanların kend aralarında yalan-yanlış verdikleri şöhret hükümlerini takit eder ve onlara bağlı kalırsan, unutma ki, ashab-ı kiram onların ileri gelenleri, sandığın gibi, fıkıh ve kelama bağ değillerdi. Senin ünlü ve faziletli kimseler olarak gösterme çalıştığın alimler, ashab-ı kiramın bütün insanlardan dahu faziletli olduklarını ikrar etmekle beraber, hiç kimseni din yönünden ashab derecesine ulaşamayacağı inancın taşımışlardır. O ashabın değil derecelerine, ayak tozlanga dahi erişilemez. İşte onların bu fazileti kelâm ve fıkıh değil, ahiret ilmi ledir.
"Sadece şunu unutma: Her zaman daha kötü bir hayat vardır. Sen, yaşayamayan tüm insanlar için yaşayabildiğin kadar yaşa. Sınırlardan ve onları aşmaktan korkma Zincirlerin seni sıkmasına izin verme. Yasını tut ama ne olursa olsun, yaşa."
Şunu unutma: Her zaman en iyisi olamazsın, bazen bazı insanların hayatındaki kötü insan sen olursun. Önemli olan geçmişe yanmak değil, geleceği planlamaktır.
Bil ki, bu tavsiyesi kalbimin yaşı yazdı.
Yokmuy du renkte kara, hepsi sana beyazdı.
Şunu bil, unutma ki dava bizim, din bizim,
Şereflerle okunan dört üçlük tarih bizim.
Deniz kenarındaki parkta sandalyelerimi açtığımda güneşin
ve ılık meltemin verdiği haz muazzamdı. Üstelik çıplak
ayaklarım taze çimlerle henüz buluşmamıştı bile. Sıcak bir
kahve boğazımdan henüz geçmemiş ve ruhumu dinlendiren
müzikler henüz dinlenmemişti. Sandalyeme boylu boyunca
oturup bedenimi güneşe, gözlerimi de denizin maviliğine
teslim