Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sevde

Sevde
@svdenur
“ Odamda beni kitaplarım bekler. Bu yegâne tesellidir. “ instagram.com/aamorfatiiii?ig...
Ama, ahir ömrümdeki en güzel hediyelerden biri galiba onun gülüşü.
Sayfa 55
Reklam
“Oğlum, bu ceket çok güzel de, bana biraz ağır geliyor taşıyamıyorum artık. Al onu sırtımdan," dedi. Evet, doksan yıllık bir ömrü taşıyamıyordu artık babam aldım ceketini sırtından. Bir daha da giyinemedi.
Sayfa 43
Neşet’in, ceketi çıkardıktan sonra söylediği türküler ahir i ömrümün en güzel sesleridir.
Sayfa 40

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mevlüt oğlu 1959 doğumlu Ercan Kesal, huzura alındı,usulen yemin ettirildi ve ölüm nedeni soruldu...." Ölüm nedeni? Ben mi söyleyeceğim? Sönmüş bir gezegenden farksız,insanın içini yakan şu garip coğrafyanın orta yerinde, üzerinde solmuş entarisi ve yırtık terlikleriyle yirmi yaşında, esmer, ince yüzlü bir kadın kendini niye öldürür Allahım, ben nerden bileyim? Ama, cevap vermeliyim iste. Büyüdüm çünkü, doktor oldum.
Sayfa 36
Aynadaki yüzüm ve giderek değişen gövdem. Hiç bilmediğim şeyler var sanki bu dünyada ve sanırım hayat, hiç de kolayca anlaşılabilir bir şey değil. Bana ne oluyor böyle? Büyümek ne zor şeymiş...
Sayfa 35
Reklam
Daha imla kurallarını bilmiyorsunuz ki oğlum, nasıl devrim yapacaksınız?
Sayfa 28
Peki, ne kadar daha seyredeceksiniz, plazma LCD televizyonlarınızın önünde, bayrağa sarılı tabutlara sarılarak, babalarının göğüslerini arayan yetimlerin hüznünü? Ya da, çoğu zaman usulünce yıkamak bile reva görülmeyen diğerlerinin, geride bıraktığı isyankâr çocukların öſkesini... Yetmedi mi?
Sayfa 25
Vicdanımız kuruyor. Babalarını erken kaybetmiş yetim çocukların masum başlarını koyacakları göğüsler çoktan çöktü, farkında mısınız? Göğüs çöktükçe zulûm tepemizde kalıyor
Sayfa 25
Babamla dünyanın en güzel akşamında, dünyanın en güzel evinde, dünyanın en güzel uykusunu uyuyorum. Bir daha öyle bir uyku olmadi hayatımda. Şimdi babam yok ve ben de yetimim.
Sayfa 24
Bizim kalplerimize insanlığı kim verecek?
Sayfa 20
Reklam
Eskiden ölülerini gömmeyip, bir kulenin tepesine, açığa bırakan kavimler yaşardı bu topraklarda. Topluluğun rahipleri kuleye gizlenip, yırtıcı kuşların ölüleri nerden yemeğe başladığını izlerdi. Akbabaların ölüleri yediği kulenin adı: "Sessizlik Kulesi”. Türkiye'yi koca bir "Sessizlik Kulesi" yaptık en sonunda... Ölülerimizi zalimler yesin diye inşa ettiğimiz bir kule artık ülkemiz. Saklanıp bir şeylerin arkasına, dilsiz rahipler gibi bakıyoruz ölülerimize.
Sayfa 20
Tüm bunları ben mi yaşamıştım Tanrım?
Sayfa 11
Hayatımız, "bir yumağın sürekli sarılmasıdır". Yaşadığımız her şey, ardımıza takılıp gelmekte ve doğal olarak da birikmektedir. Yol boyunca ne yaşandıysa toplamaktadır çünkü. "Bugün" diye adlandırdığımız şey, "geçmiş ve geleceğimizin toplamıdır". Yani geçmişimiz; elimizden uçup gitmiş, kaybolmuş bir zaman değildir. Şimdiki zamanın içinde duran, bekleyen bir şeydir.
Sayfa 10
Ütopyalılar icin aslolan yasalar e insan doğasıdır. iyilik ve güzel huy, insanlan her türlü anlasmadan daha sıkı bir şekilde birbirlerine baglar: insanlarn birbirlerine kalpten verdikleri sözler, kelimelerin yaptırımlarından çok daha güçlüdür.
İnsan çevresini mutlu etmeye neden kendin den başlamasın? Çünkü doğa seni başkalarına karşı iyi olma konusunda uyarıyorsa. Aynı doğa niçin seni kendine karşı acımasız ve sert olmaya yönlendirsin?
681 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.