Onun yanındayken meleklere yaraşan aşkım, ondan uzak olduğumda hırçınlaşıyor, kızgın bir demire dönüşüyordu; onu, arzunun binlerce okunu peş peşe fırlatan ve göğün aşılamaz bir katmanında oklarının hızını keserek yok eden çifte bir aşkla seviyordum.
Tüm aşkımı egemenliği altına alarak beni titreten kişinin alçaldığını gördüğümde kendimi aşağılanmış hissediyordum. Bu iç çalkantı, cömert ruhlarını, her gün alçaklıklarını örttükleri erkeklerle birleştiren kadınların çektiği işkenceyi anlamamı sağladı.
Tek bir gün kötü günleri silip atar. Geçmişte yaşanan ve unutulmayan kederler, derin düşünceler, umutsuzluklar, melankoliler, ruhun sırdaş bir ruha bağlandığı temas noktalarıdır.
Sadece tek söz etmiş olsa da, onun ruhuma işleyen ve tıpkı güneş ışığının bir mahkûmun zindanını doldurup parlatması gibi ruhumu sarmalayan sesini tanıdım.
Ruhumun ücra köşelerinde, tıpkı sakin havalarda fark edilen ve fırtına dalgalarının parçalar hâlinde kumsala fırlattığı o kabuklu deniz ürünleri gibi gömülmüş, hatırı sayılır anılarım var.