Jean Siméon Berthélem
Vulcan'ın Ocaklarında Venüs (1743-1811)
Sizin hayırlı olanınız aile efradına hayırlı olanınızdır. (Hadis)
Durdurulsaydı yeryüzü, dondurulsaydı kare o an mutluluğun resmi çıkardı belki meydana... Huzurlu bir ev, mutlu bir aile, güler yüzlü insanlar... Belki de sahip olunan en güzel şey... Takdir edilen en kıymetli baht... İnsan başka ne isterdi ki böyle bir tablo dışında...
Sayfa 149Kitabı okuyor
Tablo
Kedi kadının yanındaydı,
Kadın gecenin yanındaydı.
Kedi gitti geceye değdi,
Karardı,
Döndü kadına değdi.
Bir kadın portresi belirdi;
Elinde siyah bir gül vardı,
Kucağında kırmızı bir kedi
Kurt kışı geçiri ama bacaktan yediği ısırığı unutmaz.
Eliran Kantor
Atticus şapkasını çıkarır ve " İyi akşamlar Bayan Dubose. Bu akşam bir tablo kadar güzelsiniz. " derdi.
Hastalıklı durumlarda görülen düşlerin, belirginlik, açıklık, canlılık ve gerçeğe çok uygun oluş gibi özellikleri vardır. Bazen son derece korkunçtur tablo, ama ortam ve tüm düşünce-tasarım süreci öylesine gerçeğe uygun, sanat yönünden tüm tablo ile uyuşan öylesine ince ve beklenmedik ayrıntılarla doludur ki, düşü gören kişinin, Puşkin, Turgenyev gibi bir sanatçı bile olsa, uyanıkken böylesine bir tabloyu uydurabilmesi olanaksızdır. Hastalıklı düşlerdir böylesine düşler, uzun süre unutulmazlar ve düş sahibinin zaten hastalıklı olan yapısı üzerinde derin izler bırakırlar.
Sayfa 65
Ağdadan kalma dudak üstü yanıklarım. Kolumda çıkmaya başlayan tüylerim. Kaşlarımdaki tüy eksikleri bacak arkadaki selülitlerim. Alt karnımdaki ödemim ve ince cüretkâr ses tonum. Beni bunlar kadın yapar .Beni veya bir kadını. Mükemmel tablo isteyen robot alsın vitrinine. Ama ona orgazm zevki yaşatamazsınız. Hadi by
Herkes
ölünce ardinda bir şeyler bırakmali, derdi dedem. Bir çocuk, bir kitap, bir tablo, inşa edilmiş bir ev veya duvar, yapılmış bir
çift ayakkabı. Veya ekilmis bir bahçe. Elinin bir şekilde dokunduğu bir sey, öldüğünde ruhunun gideceği bir yer olsun diye; böylece insanlar ektiğin o ağaca veya çiçeğe baktığında, sen orada olursun. Ne olduğu önemli değil, dokununca onu değiştirdiğin ve ellerini çektiğinde sana benzeyeceği bir
seye dönüştürdüğün sürece, derdi. Sadece çim biçen adamla bahçıvan arasındaki fark dokunustadır, derdi. Çimleri biçen adam orada hiç olmamış gibidir; bahçivansa bir ömür boyu orada olacak."
Sayfa 186Kitabı okudu
