Aman tanrım! Coşkun bir yüreğiniz ama adeta taştan oyulmuş bir kafanız var. Beni talih kuşunuz olarak görüyorsunuz, bu sizi kuşkusuz hayli mutlu ediyordur. Benim mutsuzluğum ise sallanıp duran bir mutsuzluktur, tam da uçurumun kenarında duran bir mutsuzluk ve dokunanın üzerine anında yıkılıverir.
“...üstelik pek çok kişi bu ilk izlenimle yetinebilirdi. Benim dikkatimi çekmeye başlayan, senlibenli gevezeliğiydi; ettiği sözlerde o kadar tuhaf bir tutarsızlık vardı ki; bir yandan sözcükleri doğru söyleyemediği, bir yandan da insanı gülümsetecek kadar daldan dala atladığı için ne dediğini tam olarak anlayabilmekte epeyce zorlanıyordum. Gerçi benzer yaratılıştaki insanlarla, (onun gibi) sanki duyularıyla yaşayan, kendini o anın görselliğine kaptıran ve bu izlenimi kafalarından silip atamayan insanlarla daha önce de konuşmuşluğum vardı.”
Reklam
Rutinden, boşluktan kaçmak için daha fazla yenilik , yeni uyarıcılar ve yaşantılar tüketiyoruz.İletişimi ve tüketimi hızlandıran şey tam da boşluk duygusudur.Neoliberal rejimin reklamı olarak 'yoğun yaşam', yoğun tüketimden başka bir şey değildir.'Yoğun yaşam' yanılsaması da dikkate alındığında, devam edegelmekte olan tüketim ve iletişim sürecinden daha yoğun başka bir yaşam biçimi üzerine sürekli kafa yormamız gerekiyor.
Sayfa 19
Sevda ile kara sevda arasındaki renk farkı ışıltılı kalbini de karartmaya başlamıştı. Kalbindeki bir damlacık süveydanın ne zaman ve ne kadar karardığını, aşkının ne vakit kara sevdaya evrildiğini bilemeyecek kadar tutkundu artık. Tarif edemiyordu, anlatamıyordu ama hissediyordu. Kalbinde bir sızı gibi, bir hüzün gibi, bir sevinç gibiydi ama tam olarak yaşadığı neydi, bilemiyordu. Bütün benliğiyle ve bütün hücreleriyle kuşatılmıştı, o kadar...
Sayfa 30 - Kapı Yayınları
Korkunun mükemmellik alışkanlığının sürdürülmesinde oynadığı güçlü rolü göremezseniz, mükemmeliyetçi insanların yorucu davranış kalıbı anlaşılmaz veya çileden çıkarıcı görünebilir. Bu durum kurbanının kendisini her şeyi tam anlamıyla doğru yapmaya mecbur hissettiği, bu nedenle de günlük, basit işleri yaparken bile tükendiği kompülsifyavaşlık" olarak bilinen tuhaf bir hastalıktır.
Sayfa 350
Sevgisiz Anneler
Bu kadınlar yetişkinliğe vardıklarında, genellikle çocuk yapmaları konusunda toplumsal baskıya maruz kalırlar. Ki­misi, kendi istediği tam olarak bu olmasa dahi kocasının be­bek yapma arzusuna boyun eğer. Bazıları istemeden hamile kalır ve kendi korkularına rağmen, ahlaki ve dini inanışları yüzünden kendilerini anne olmak zorunda hisseder. Bebek geldiğinde de, aniden bebek sahibi olmanın bir kadının ha­yatını nasıl kökünden değiştirdiği gerçekliğiyle karşı karşı­ya kalır, onun talep ettiği ilginin nasıl verileceğini çoğu za­man bilemezler.
Reklam
Onay bağımlılığınızı pekiştirmek için ödeyeceğiniz bedel, başkalarının fikirlerine karşı aşırı duyarlı olmak olacaktır. Herhangi bir bağımlılıkta olduğu gibi, yoksunluk ataklarından kaçınabilmek için sürekli onay alma gereksinimi içinde olacaksınız. Sizin için önemli olan bir kişi bir an için sizi onaylamazsa tam bir bağımlının dozunu alamaması gibi acı içinde çökersiniz. Diğer insanlar bu duyarlılığınızı sizi ellerinde oynatmak için kullanırlar. Sizi reddedecekleri veya aşağı görecekleri korkusuyla, istediğinizden çok daha sık olarak onların taleplerine yanıt vermek durumunda kalacaksınız. Duygusal şantaja açık bir duruma gelmiş olacaksınız.
Sayfa 288
Yoksul insanlar doğuştan kaprisli olur.Bunu daha önce de hissetmiştim,ama artık daha çok hissediyorum.Yoksuldur,katıdır;Tanrı’nın dünyasını bir başka görür ve gelip giren herkese yan yan bakar ,çevresine ürkek bir bakış atar,söylenen her sözü dinler.Acaba onun hakkında ne konuşuyorlar diye.Yani,o neden böyle gösterişsiz? Tam olarak ne hissetmesi gerekir? Sözgelimi ,şu yandan nasıl durmalı,bu yandan nasıl durmalı?Ve Varenka , yoksul insan paçavradan kötüdür,kimseden saygı göremez, yazarlar ne yazarsa yazsın! Pasaklının tekidir o !Yoksul insanın başına gelecek olan gelmiştir.Peki neden böyledir? Yoksul insanın her şeyi, onlara göre, tersyüz edilmelidir çünkü ; onun gizli hiçbir şeyi olmamalıdır,onda gurur olmamalıdır asla, asla!
Sayfa 111Kitabı okudu
Umut var olmaya endeksli bir şeydir.
Hayatta kalma içgüdüsü ile ölüm arifesindeki acıların hangi noktaya kadar uzlaştınlabileceğini düşünüyorsu­nuz? Sizce hayatta kalma içgüdüsü ile acı karşısında duyulan umutsuzluk arasındaki diyalektik nasıl işliyor? Umutsuzluk, tam anlamıyla tümden umut yoksunluğu, yani gelecekten tümden vazgeçme, bir çok insanın tanıma­dığı, sadece kitaplarda ya
Sayfa 87 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
"Niçin tartışıyorlar anlamıyorum. Birbirlerini hiçbir zaman ikna edemezler ki!.." "Evet, bu gerçek. Çoğu zaman rakibin tam olarak neyi kanıtlamaya çalıştığını anlamadığın için heyecanla tartışırsın."
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.