Sakın, hiç kimsenin kalbinden geçmeyen bu durumu tanımlama, betimleme sevdasına kapılma. Düşün ki, insanın kalbine gelen şeylerin bile birçoğunu tanımlamak, betimlemek mümkün olmuyor. Böyleyken, kalpten geçmesi mümkün olmayan, kalbin bulunduğu dünyanın dışında ve bu dünyada bulunanların eşi ve benzeri olmadığı şeyleri tanımlamak, nasıl mümkün olabilir?
Sayfa 146Kitabı okudu
İnsanın anlam arayışı, basit bir tanımlama sorunu değil, bizatihi yaşama nedenidir; anlamlandırma yetisini kaybeden insan kendini ifnâ eder.
Başka bir biçimde görünen şeyi göreliliğini sorgulamaya gerek duymayacağımız kadar "açık" biçimde tanımlama olanağı veren şey, öteki ve aynı, onlar ve biz arasındaki karşılıklı ilişkidir.
Sayfa 83 - Dost KitabeviKitabı okudu
Yaşamı daha iyi tanımaya ihtiyacımız var, "doğayı fethetmenin, ona hakim olmanın" daha iyi yaşamak olmadığını artık anlamaktayız. 400 yıl önce Rönesans'ı, Aydınlanmayı, yaratan paradigmanın, günümüz için artık yeterli aydınlanma sağlayamadığını, içinde yaşadığımız (Oxford sözlüğünün günümüz için seçtiği tanımlama ile) Post-truth Era/gerçeklik sonrası dönemde görüyoruz.
Doğru olarak sunulanın/kabul edilenin aslında gerçek olmadığı bu döneme, "kanıksanmış çelişkiler çağı" demek de yanlış olmaz sanırım.
Sayfa 104 - Ayrıntı Yayınları
Güzel bir tanımlama
Bir yazın ustası, eleştirmen Edmund Wilson, bu "bizim duyamadığımız şeyleri duyan olağanüstü bir varlık olarak her an uçmaya uygun, yarı kadın, yarı çocuk, gizli yaratığın" yeteneğini övdü.
Sayfa 214Kitabı okudu
İlahi mesaj , dinî kimliklendirmede insanla ilk iletişimden başlayarak "İslam" dışında bir tanımlama kabul etmemektedir. İnsanın egemenliği ilkesi , dinin temelidir. Çünkü insanın egemen olması , onun sorumlu olmasının sonucudur.
Sayfa 40
