Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk yönetiminin kuvvet ve sükununu en fazla Meryemana ya ait olan kilisede duydum. Kocaman ve yüksek pencerenin camından yerdeki dört köşe halıya güneş yansımıştı. Kuranı dizlerinin üzerine açmış sakin yüzlü bir adam tatlı bir sesle kuran okuyordu. Bu adam kilisede bu kırmızı halıda çeşitli mezheplere bağlı Hristiyanların birbirlerinin sınırlarını aşması ve dolayısıyla kavgalarını önlemek için görevlendirilmişti. Biri ötekinin sınırını bir parmak aşsa kan çıkar. Bakın şu pencereye diyerek pırıl pırıl yanan camı gösterdi. Orası belki yüzyıllardan beri kir ve örümcekten simsiyahtı. Hiçbiri dokunmaya cesaret edemiyordu, hepsi orayı temizleme hakkının kendinde olduğuna inanmıştı. Aralarından biri tanrı korusun camiyi temizlemeye kalsa muhakkak kan çıkardı. O halde orasını kim temizledi diye sordum, güldü ve dediki iki ay önce buraya Enver paşa gelmişti, mezhep reislerin hepsini çağırdı bu cami temizleyin dedi. Hemen kim temizleyecek diye bir kavga koptu. O zaman enver Paşa Türk askerinin, bu yerin koruyucusu sıfatıyla bu işi yapacağını söyleyince camlar 1 saat içinde tertemiz oldu.
Sayfa 195Kitabı okudu
Münih’in beğendiğim ikinci özelliği trafikteki düzen oldu. Burada üç kişiye bir araba düşüyormuş. Bizimkilerin de arabası vardı. Şehrin içinde ve dışında arabaların gelip gidişi parmak ısırtacak bir intizamla oluyordu. Korna çalmak yasağı olmadığı halde korna binde bir, meselâ önde giden bisikletli çocuğu uyarmak için çalınıyordu. Caddelerin,