'' Yiğit, gururlu, güçlüyüz... bir inancımız, bir tanrımız olsaydı, hiçbir şey yaralayamazdı bizi. Ama hiçbir şeyimiz yoktu, her şeyi öğrenmemiz ve yalnızca onur içinde yaşamamız gerekti, onun da zayıflıkları vardı...''
Niyetleriniz ne kadar iyi olursa olsun, Tanrı’nın gücü olmaksızın İsa’nın adıyla bile ebedi değere sahip hiçbir şey yapamayız!
Rab’bin kendisi der ki,
“Size doğrusunu söyleyeyim, Oğul, Baba’nın yaptıklarını görmedikçe kendiliğinden bir şey yapamaz. Baba ne yaparsa Oğulda aynı şeyi yapar.”
(Yuhanna 5:19)
Ne söz ama! İnsan bedeni alan,
Bizim bakacak bir saatimiz, gidecek bir işimiz, faturalarını ödemekle yükümlü olduğumuz bir evimiz, başlarına bir şey gelmesinden korktuğumuz bir ailemiz, inandığımız bir tanrımız... yok mu gerçekten?
“Ben bir Arap lideri olsaydım İsrail'le asla görüşmeler yapmazdım. Çunku biz onların vatanlarını aldık. Şuphesiz bu toprakları Tanrı bize vaat etmişti, fakat bu onlar için ne ifade eder?
Bizim Tanrımız, onların Tanrısı değil ki. Evet bız İsrailoğullarından geliyoruz fakat iki bin yıl önce; onlar için bunun ne anlamı var?
Evet, Naziler, Hitler, ve Auschwitz kampı yaşandı, fakat bu Arapların suçu mudur? Araplar sadece bir şey gorurler:
Onların vatanlarını çaldık! Bunu niye kabul etsinler?”
- Dünya Yahudi Kongresi Başkanı Nahum Goldmann'ın 1956'daki kongrede Başbakan Ben Gurion'a söylediği sozler”