Umatilla kabilesinden bir Amerikan yerlisi kâhin Smohalla toprağı sürmeyi reddeder. "Tarım yaparak hepimizin anasını yaralamak, koparmak veya kesmek günahtır" der ve ekler: "Bana yeryüzünü kazayım diye mi soruyorsunuz? Ne yani, bir bıçak alıp, anamın göğsünü mü deşeyim? Ama o zaman, ben ölünce, beni tekrar bağrına basamaz? Toprağı kazıp taşları çıkarmamı mı istiyorsunuz? Kemiğine varana dek etini deşmeli miyim? O zaman bir daha asla onun bedenine tekrar girip yeniden doğamam. Benden otları kesip, mısırları toplamamı ve sonra bunları satıp tıpkı beyaz adam gibi zengin olmamı istiyorsunuz? İyi ama anamın saçlarını kesmeye nasıl cüret edebilirim?"
Rus edebiyatıyla Rus sinemasının, bir trenin penceresinden bir anda kayıp geçiveren bu hayat görüntüsünü yeniden yaratırken gösterdikleri sadakat hayranlık verici. Sağlıklı ve olgun, erkek gibi kadınlar -kafalarında kırmızı başörtüleri, ayaklarında dizlerine kadar çıkan uzun cizmeleriyle- erkekleriyle rekabet halinde toprağı işliyorlar. Tren geçerken ellerindeki tarım aletleriyle bizleri selamlıyorlar ve, "Dasvidanya!" diye bağırarak uğurluyorlardı.
Reklam
Oğuz kitleleri 11. yüzyılda nüfus artışı ve otlakların daralması sebebiyle Ön Asya'ya ve Anadolu'ya göç etmeye başladılar. Bu göç dalgası, Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu devletlerini yarattı. Bu feodal devletlerin kurulması, bağrında feodal ilişkilerin filizlenmeye başladığı Türkmen-Oğuz kitleleri için, feodalizm aşamasına sıçramayı
Sayfa 62 - Feodal Devlete SıçrayışKitabı okudu
BELKİ GÜNÜMÜZÜN EN ACI GERÇEĞİ BU: (Tuba Büyükyaşar'dan) SATILIK TOPRAK Herkes zannediyorki savaş falan çıkacak vatan için silahımızı, kılıcımızı alıp cepheden cepheye koşup vatanımızı, toprağımızı kurtaracağız eskisi gibi ... Hayır öyle olmayacak artık..! Sizler çocuğum rezil olmasın şehirde büyüsün, şehirden ev, araba alayım, köyden
gerilla savaşçısı herşeyden önce tarım devrimcisidir. Büyük köylü kitlesinin isteğini dile getirir: toprak sahibi olmak, üretim araçlarının, hayvanlarının, yıllar boyunca özledikleri herşeyin, hayatlarını ve üzerinde ölecekleri toprağı oluşturan herşeyin sahibi olmak.
Gerilla Savaşı
Gerilla Savaşı
Dört İlke
Birincisi TOPRAĞI İŞLEMEMEKTİR, yani toprağı sürerek ya da belleyerek altını üstüne getirmemektir. Yüzlerce yıldır, çiftçiler top rağı sürmenin ürün yetiştirmek için gerekli olduğunu varsaydılar. Ama toprağın sürülmemesi doğal tarım için esastır. Toprağın sü rülmesi bitki köklerinin yayılması ve mikro organizmaların, küçük hayvanların ve yer
Sayfa 56 - Kaos
Reklam
Tarım Toplumları
Tarım, insanların toprağı işlemelerine, hayvanların gücünden yararlanmalarına yol açmış ve verimlilik geçmişe göre, büyük ölçüde artmıştır. Bireyler, demir ustalığı, alet yapımı, hayvan yetiştirme ve inşaat gibi yeni ekonomik alanlarda roller edinmişlerdir. Tarımın gelişmesiyle kasabalar doğmuş ve bu kasabalar yiyecek, hayvan ve diğer mal tüccarlarının ağları ve vasıtasıyla birbirine bağlanmıştır. ...pulluk gibi, teknolojik yeniliğin girişi ile çiftçiler üretimini büyük ölçüde artırmışlardır. ...İnsanlar yerleşik hayata geçtikçe, siyasal kurumlar daha da karmaşıklaşmış ve mülkiyet hakları kavramı artan bir önem kazanmıştır. ...Günümüzde tarım toplumu olmak, ekonomik ve toplumsal gelişme sürecinde geç kalmayı ifade etmektedir.
Sayfa 142 - Ekin Yayınları, 17. BaskıKitabı okuyor
Ne kadar tanıdık, ne kadar tanıdık!..
Okullarda tevazuun, davranış normlarının ve akademik dürüstlüğün yerini (gençlik üzerindeki artan kontrolle birlikte) yaygın hukuksuzluk ve hilekarlık alırken, endişelerle dolu er­ genlik döneminde flört normlarının yerini "gecelik ilişkiler" ve tamamen tensel hazdan ibaret olan cinsel ilişkiler alır. Ölene ka­dar süren istikrarlı evlilik normunun yerini evli olsun olmasın bi­reylerin özerkliğini güvenceye alan düzenlemeler alır. Çocuklar giderek artan bir şekilde bireysel özgürlüğün önünde bir sınırla­ma olarak görülür, bu da liberalizmin kürtaj özgürlüğüne verdiği desteği güçlendirir. Ekonomik alanda yatırımın ve mutemetliğin yerini çoğu zaman sürekli çabuk kazanç elde etme talebinin bes­lediği çabuk kar dürtüsü alır. Doğal dünyayla ilişkimize gelince, çocuklarımızı tarım toprağı ve içilebilir su sıkıntısı gibi sorunlar­la karşı karşıya bırakacak olsa da dünyanın armağanlarını kısa zamanda tüketmek doğuştan hakkımız haline gelir. Bu faaliyet­lerin kısıtlanması kültürel normlardan doğan gelişmiş bir kendi kendini yönetimin sonucu değil, (tabii eğer mümkünse) devletin pozitif hukuk uygulama alanı olarak görülür.
Mustafa Kemal Paşa, orman çiftliği için hemen girişimde bulunmak istiyordu. Söz konusu arazi üzerinde, modern tarım tekniklerini kullanarak ağaç yetiştirecekti ama köylüsü de bu konuda oldukça tecrübeliydi. Hem toprağı oya gibi işleyip ürün yetiştiren onlar değil miydi? Elbette onlardı. O gün sıradan bir vatandaş gibi giyinip, arazinin etrafındaki köylülerle konuşmaya gitti. Kimse onu tanımamıştı. Onlara araziyi göstererek, "Ağalar, burada ağaç yetişip yetişmeyeceğini bana en kolay yoldan nasıl gösterirsiniz?" diye sordu. Milletin efendisi olan köylüler, iyi kalpli ve yardımseverlerdi. Gazi'ye hemen su dolu bir testi, kazma ile kürek getirip verdiler. Sonra da, "Ağam, arazinin toprağını kaz. Kazdığın çukurun içine, ağzı toprağa gelecek şekilde testiyi göm. İki gün sonra testiyi çıkartıp bize getir. İşte o zaman arazide ağaç yetişip yetişmeyeceğini sana söyleriz," dediler. Mustafa Kemal, köylüsüne inanıyor ve onlarla gurur duyuyordu. Onların söylediği gibi testiyi toprağa gömdü ve iki günün geçmesini sabırsızlıkla bekledi. İkinci günün ardından aynı kıyafetlerle testiyi çıkartmaya gitti. Testinin içerisindeki su bitmişti. Gazi, boş testiyi götürüp köylülere gösterdi. Köylülerin yüzleri, boş testiyi görünce güldü. Sevinç içerisinde, "Ağam! Ağam! Testinin içindeki suyu toprak emmiş. Sen arazinin üstünün kurak olduğuna aldanma, toprakla biraz uğraşırsan ektiğini biçersin," dediler. Bu sözleri duyan Gazi, çok sevindi. Gözleri mutluluktan pırıl pırıl parlıyordu. Ankara'ya kendi parasıyla kocaman bir orman çiftliği kuracak ve sonsuz değer verdiği milletine hediye edecekti.
Sayfa 22 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
bütün bu olgular, bir devletin zenginliğinde normal bir artış olurken tarıma çok büyük emek verildiğinde, tarım doğru bir biçimde, en azından belli koşullarda yapıldığında gerçekleşebilecekti; ülkenin zenginliği düzgün bir şekilde, özellikle diğer zenginlik dallarının tarımı geride bırakmayacağı bir şekilde artmalıydı; tarımın bilinen durumu göz önüne alınarak ulaşım yolları da ona uygun olmalıydı ve toprağı doğru kullanmadığımız koşullarda ekonomik değil, politik gerekçelerle ortaya çıkan demiryolları için henüz vakit erkendi ve tarıma beklenen yardımı yapmak yerine onu geri bırakıp, sanayinin ve kredinin gelişmesi sonucunu yaratarak tarımı durdurmuştu
466 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.