Çokça acının bir tanımı var mı yok mu diye düşündüm. Okumalar araştırmalar yaptım taki o güne kadar... Yaşadığım herşeyin zor ve acımasız olduğunu düşündüm hep sanki tüm zorluklar sadece benim yoluma taş oluyordu sadece benim gözyaşlarım nefesimi kesiyordu... Oysaki babasının kucağında açlıktan ölen bebekler , hayata oyun ile değil ölüm ile başlayan çocuklar , evlatlarının ölümünü dua ile karşılayan anne babalar , ölümler kayıplar acılar dehşet içinde yaşamlar virgüller ayırmaya yetmiyor boğazımda düğümleniyor. Acının tanımı yapılamıycak bugünlerden sonra çünkü acı artık içimizde acı artık heryerde acı sadece Filistin'de....
Babalar Günü bir kısmın, toprak kokan taş önünde sessizce geçirdikleri zaman dilimini içerir.
Reklam
biraz da ciddi şeyler ilkokul kitapları ilkokul düzeyindeki öğrencilere uygun mu? müfredat yahut yeni adıyla öğretim programı sahiden de yanlış mı planlanmış? öğrencilerin, talebe olduğunu söyleyebilir miyiz? eğitim sistemini gece-gündüz eleştirmek neye dahil? eleştirenlerin gerçek bir isnadı var mı? pisa, tims, kanguru soruları bizim eğitim
Merhaba Sevgili Ortadoğu Halkım Kanla sulanır dört bir yanın Hırsla örülü kalelerin Ve yoklukla boğulur çocukların Merhaba Sevgili Ortadoğu Halkım Bugün Gazze'n yetim İslam ümmetinde Dün Halepçe idi kimsesiz olan topraklarında Ve yarın kim bilir evsiz kalanların kervanında Merhaba Sevgili Ortadoğu Halkım Hüseyin'e ağlar Muaviye ile
Rahmetle... 6.2.23
"Önce korkunç bir uğultu geliyor, ardından sert ve insanın ayaklarının bağını çözen bir sarsıntı..." Diyordu... Kıyamet mi bu ? Kimin kıyameti? Yerle bir olan betonların içinde kimler var? Umutlar, pişmanlıklar, küskünlükler, sabaha halledilecek binlerce iş... Kokusunu içine çekmek için annesinin yatağına koşmaya gidecek kaç ufacık kalp? Bir damla sütü bekleyen kaç yeni doğan... Kıyamet mi bu ? Koptu kopacak. Koptu sanki. Her birinin kıyameti. Bu taş betonların içinde kaç sessiz çığlık koptu? Kaçı duyulmadı ? Güneşi vücuduna geçiremeden daha... Sarılmayı bekleyen kaç kol eksik? Göğsüne düşmeyi bekleyen kaç baş? Eksik kaldı özürler, helallikler, aşklar, aşıklar. Öksüz kalan topraklar, anneler, babalar, çocuklar. Şimdi her şey ve herkes sessiz. Yaralı bir kuş geziyor göğün en üstünde. Yas bile tutamadan daha... Tanıyamadan kardeşini, annesini, babasını bir karış toprağa isimsiz bir tahta ile... "Önce korkunç bir uğultu geliyor, ardından sert ve insanın ayaklarının bağını çözen bir sarsıntı..." Diyordu... Gidiş, yok oluş, yeniden doğuş. Hbk.
Ah yaktık şu mübarek vatanın her yerini Saçtık eflâke kadar dûdunu âteşlerini Kapadı gözde olanlar çıkacak gözlerini Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini Yoğ imiş kurtaracak bahtı kara mâderini Kendimizden niçin olduk bu kadar meyûs Gidelim dâdına Allah için ehl-i nâmûs Sönüyor şem-i emel işte kırıldı fânus Vatanın bağrına düşman dayadı
Reklam
58 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.