Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
592 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kuzey ve Güney üzerine
Kitap periniz olarak bu kitabın yorumunu iftiharla sunar,canı gönülden tavsiye eder,dönem romanı seven veya klasiklerle tanışmak isteyenlere sakın durmayın , hemen başlayın derim. Hem sanayileşmenin göbeğindeki İngiltere’de işçi ve patron ilişkisi, şehirde soyluların her şeyden uzak keyfe keder yaşantıları, orta sınıfın köy ve kasabalarında birliktelikle sürdürülen sakin hayatları ve tüm bunların merkezinde zıtlıkların aşkını okuyacağınız su gibi akan bir romandır. John Thornton tam bir kuzeyli olarak taş gibi sert, kuralcı,sabit fikirli gibi görünür. Ama aşk, o nasırla kaplı kalbi fabrikasındaki pamuklara döndürür Sevgi ile nefret terazisinde beyfendiliğini asla kaybetmez. Margret ise bir güneyli ve yarı aristokrat olarak okumasa, piyano çalmasa bile -o dönemde nasıl yani denilecek bir eksiklik - kendisini fikren geliştirmiş, dönemin kadın figürlerinden fiziksel ve düşünce olarak farklı ve bu farklılığı ile dikkat çeken bir genç kızdır. Tam bir dikbaşlı ve bildiğini okumak konusunda çetin cevizdir. Bakalım o sert kabuk nasıl kırılacak, neler yaşanacaktır? Zaten tüm olayları yaşayan veya olaylara dahil olan Margret’ımızdır Yazarımız baya baya koyu bir Hristiyan olarak kilise,din,papalık sistemini alt temalarda ele alır. Bölümlerde İncil’den alıntılara yer verir. Dönemin dini sürecini de kurgu içinde Margret’in babası üzerinden paylaşır. Hem Victoria dönemini her sınıf üzerinden görebileceğiniz hem sıkılmadan okuyacağınız bir klasik. İşçilerin sendikalaşma adımları , çaresizlikleri , fakirlik detaylı bir şekilde anlatılır. Tek eleştirim sonu sanki oldu bittiye geldi gibi. Ne bileyim azıcık daha entrika beklerdim sjsjs
Kuzey ve Güney
Kuzey ve GüneyElizabeth Gaskell · Koridor Yayıncılık · 2022347 okunma
372 syf.
·
Puan vermedi
Devlet Mi Hangisi?
İlk okuduğumda beni çok heyecanlandıran bir kitap oldu Devlet. Belki günlerce üzerine konuşmak istedim. Çünkü düşünün ta o zamanlarda bir grup insan toplanıyorlar ve biz bir devlet kursak nasıl olurdu, hangi kurallar olmalıdır bunun üzerine tartışmalar yapıyorlar. Çokça not alarak okuduğumu hatırlıyorum. Kadınlara bakış açısı tabii ki de çok
Devlet
DevletPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201926,8bin okunma
Reklam
İsa dedi ki: “Teni eşsiz, örneksiz yaratan, canı ezelden halk eden Allah’ın tertemiz zatına ant olsun . . . O’nun pak zatıyla sıfatları hakkı için felek bile yenini, yakasını yırtmış, O’na âşık olmuştur . O afsunu, o İsm-i Âzam’ı köre okudum, gözleri açıldı; sağıra okudum, kulakları duydu . Taş gibi dağa okudum; yarıldı, göbeğine kadar hırkasını yırttı! Ölüye okudum, dirildi . Hiçbir şey olmayan, vücudu bulunmayan şeye okudum; meydana geldi, bir şey oldu! Fakat ahmağın gönlüne yüz binlerce kere okudum, fayda vermedi . Mermer bir kaya kesildi, ona tesir bile etmedi . Âdeta kuma döndü, ondan bir şey bitmesine imkân yok!”
"Bu kından sıyrılacak kılıç yenilgide bile ne lekelenir, ne de kırılır," dedi. "Lâkin veda ettiğimiz şu anda benden arzu ettiğiniz başka bir şey var mı? Çünkü aramıza karanlık akacak ve belki bir daha ancak buradan çok uzakta, geriye dönüşü olmayan bir yolda karşılaşabileceğiz." Ve Aragorn cevapladı: "Hanımım, benim tüm
372 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Gül dünya!
Kitapta o kadar kahredici şeyler okudum ki, yaşamış olanları düşünemiyorum bile. Her olay başlı başına trajedi lakin beni etkileyen, kalbimden bir şeylerin kopup gitmesine sebep olan o olay 'Güldünya Tören' hikayesi beni o kadar çok etkiledi ki okumamış veya bilmeyenler için paylaşacağım. Bu kitap okunmalı ve
Kardeşini Doğurmak
Kardeşini DoğurmakBüşra Sanay · Doğan Kitap · 20185,7bin okunma
Reklam
" yok bu margaret,doğada hiçbir canlı o kemik iyileşene kadar başkasının yardımı olmadan hayatta kalamaz diyor. demek ki kemik kendi kendine iyileşmis olamaz, o iyileşene kadar biri kemiğin sahibine bakmış, yani biri birini sevmiş, önemsemiş, yardım etmiş. hikaye orada başlıyor. çaktın köfteyi? yüzüne bakıp şöyle bir yutkundum. birkaç gün önce yola neden çıktığını sorduğumda kırık kemikten bahsedişi geldi aklıma. ben ölmenin peşindeydim, o ise yerini tam da kestiremedigi kırığıma merhem olmak için çıkmıştı yola.o bir insanın digerini iyilestirdigi yerde başlayan bir uygarliktan bahsediyordu; bense uygarlıktan, birbirini inciten, ölene dek inciten insanları anlıyordum. boğazımda taş var gibi zorlanarak yutkundum.
Hiçbir şey kıpırdamıyordu. Pıtırtı sesleri yoktu. Bu beni rahatlatmadı; aklıma belki on, belki yüz ucuz korku filminden bir replik geldi: Bu hiç hoşuma gitmedi. Burası çok sessiz. Makul ol, sessiz olması iyi, dedim kendi kendime ama o taş çukura bakarken bu fikir o kadar da işe yaramıyordu.
Ah! Taş olsak, toprak olsak; denecek çağ geldi; Cennet trajedyasından bir yaprak döndü. Tükrüksüz çevrilmiyorlar sayfalar.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.