Perspektifle yapılmış her taslak ya da yağlıboya resim seyirciye dünyanın biricik merkezinin kendisi olduğunu söylüyordu.
Karşılaştırma fırsatı olmadığı için hangi kararın daha iyi olduğunu sınamanın bir yolu yok. Olaylar nasıl gelişirse öyle yaşıyoruz, önceden uyarılmaksızın, rolünü ezberlemeden sahneye çıkan bir tiyatro oyuncusu gibi. Yaşam öncesi ilk prova yaşamın ta kendisiyse, ne değeri olabilir yaşamanın? Yaşamın hep bir taslak gibi olması da bundandır işte. Yok, "taslak" da tam anlatamıyor demek istediğimi; çünkü taslak bir şeyin ana çizgileriyle belirmesi demektir, bir resmin az çok ortaya çıkmasıdır, yaşamımız dediğimiz taslaksa hiçbir şeyin taslağı değildir, bir resmin resme dönüşmeyecek ana çizgileridir.
Sayfa 16 - Can yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Ama kara kalemle çizgiler üzerinden tekrar tekrar geçmez, çizgileri kuvvetlendirmezsek yani ortaya koyduğumuz taslak üzerinde devam etmezsek kendimizi dış etkenlerin girdabına tekrar kaptırıp bilincimizde inşa ettiğimiz her şeyi yitirebiliriz. Doğru zamanda tekrarlarımızı yapmazsak davranışlarımızın meyvesini alamayız.
"Hepimiz aynı derinliklerden çıkıp geliriz, ama bir taslak, derinliklerden çıkıp gelen bir yaratık olarak her birimiz kendi öz amacımıza varmak için uğraşıp didiniriz. Birbirimizi anlayabiliriz, ama kendimizi ancak kendimiz açıklayıp yorumlayabiliriz."
Sayfa 15 - Can Yayınları, 11. Baskı, Çeviri: Kâmuran ŞipalKitabı okuyor
Arkasında 50’ye yakın taslak halinde tamamlanmamış eser bıraktı. Zweig’a göre Balzac bütün romanlarını tamamlasaydı, kendinden sonra gelenler için “umut kırıcı bir ulaşılmazlığa” erişecekti. Şu anki haliyle eserleri benzersiz bir torso görünümündeydi.
Torso: Kolu bacağı eksik heykelKitabı okudu
Daha önce de belirtildiği gibi, kadınla erkeğin birbirlerinin gerçeklerini anlayabilecek bir arkadaşlık düzeyini gerçekleştirememiş olmalarının, çocuklarıyla olan ilişkilerine ne oranda yansıyacağını kestirebilmek oldukça güçtür. Duygusal düzeyde bir beraberliği gereğince öğrenememiş olmanın, bir sonraki kuşağa öğretilebilecekleri de çeşitli
Reklam
Silinmişti şekiller, sanki yalnızca düştü, Sanatçının bir zaman başladığı, Tuvalde unutulmuş taslak bir görünüştü, Ressamın düşle tamamlayacağı
Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu 1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"
Bir kavim bir Ulus olduğumuzu söylediğimde, Anti-Semitizme koz verdiğim iddiasıyla makul biçimde dediklerimi karşı çıkılabilir. Asimilasyonları tamamlanmak üzere olan Yahudilerin asimilasyonunu engelliyorum ve olgunlaşmış bir durumu tehlikeye atıncaya kadar mümkün olduğunca yalnız bir yazar olarak engelleyen ya da tehlikeye atan bir taslak hazırlayacağım.
“Yaşama yeniden, ama bu kez bilinçli olarak başlanabilseydi! Yaşamış olduklarımız, hani derler ya, taslak, öteki de onun temize çekilmiş olsaydı, ne olurdu acaba? Sanırım her birimiz, her şeyden önce, yaşamış olduklarımızı bir daha yaşamamaya, ya da hiç değilse, kendimize bambaşka bir yaşama ortamı, ne bileyim, sözgelimi, böyle çiçeklerle dolu, aydınlık bir ev yaratmaya çalışırdık…”
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.