Üzerinde durulması gereken birkaç husus var. Genç "kendinden kaçmamayı" öğrendiğinde ve kendisini oyalamasının ellerin kolların titremesi gibi bir zayıflık olduğunu anladığında artık kendini dinleme fırsatı yakalayacaktır. Dikkati dağınık arkadaşlarından farklı olmaya başlayacaktır. Zaman geçirmek için on farklı gazete okumaya kalkışmayacak, kart oyunlarına dalmayacak, boş muhabbetlere girmeyecektir. Diğerleri gibi kendini akıntının gidişatına bırakmayacak, kendine hükmetmenin keyfini yaşayacaktır. Bununla birlikte nefse hakim olmanın en doğru yolu ruhunda yüce duygular uyandırmak veya erdemli kararlar almak olacaktır. Diğer bir deyişle sade ve samimi duygu- larla çalışmayı kendine sevdirecek, gevşek yaşamdan uzak durmasını sağlayacak stratejiler geliştirecektir. Bu neticeyi ona kendi tecrübeleri sağlayacaktır. Başka fikirlerin kendini alıkoymasına engel olacaktır. Düşüncelerinin gelişmesine, büyümesine olanak sağlayacak, umumun yaptığı gibi kelimelerle düşünmektense üzerinde düşündüğü fikirleri somut olarak görmek isteyecektir. Çünkü bir meselede sadece göz gezdirmek tembel ruhların bakış açısıdır. Tefekkür eden aklın bakış açısı ise tam tersine tıpkı bir bal arısı gibi fikrini damla damla oluşturmaktır.
Sayfa 243
Tekrar etmek gerekirse görevimiz içimizde saklı aşk ve nefreti tetikleyen nedenleri bulmak; düşüncelerle düşünceleri, duygularla duyguları veya düşüncelerle duyguları bağlayan ilişkileri, kombinasyonları ya kaynaştırmak ya da doğru olmadığını düşündüğümüz bu bağları koparmaktır. Bunu yaparken de bütün dikkat ve hafıza kuramlarını kul- lanıp bilincimize işlenmesi gerekenleri beynimize kazıyaca- ğız veya zararlıları silip atacağız. Faydalı duygular ve fikirler için "içimizde damıtma" işlemi yapmak, soyut olanları da hassas, canlı duygulara çe- virmek gerekecektir. Tefekkür ruhumuzda güçlü duygular ve tepkiler uyandırdığı vakit görevini tamamlamış olacak- tır. Eğitim sayesinde bir şeyi anlamaya çalışırken, tefekkür- le hedefimiz harekete geçebilmek olacaktır. Şayet harekete geçmek insan için önemliyse ve hare- ketlerimiz bizi biz yapıyorsa ve de davranışlarımız neredey- se sadece duygusal hallerimiz tarafından kontrol ediliyorsa o halde işimize yarayacak duygusal hallerimizi geliştirmeye çalışmalı ve bunları yüceltecek mekanizmaları araştırmalı ve anlamaya çabalamalıyız.
Sayfa 231
Reklam
Kendi içini bilir zannederdi insan oysa insan kendine bile yabancıydı kainatı tanımlarken bile eksikti tefekkürü.. Kendine nasıl tam olsun ki? Oyüzden alemde tefekkürü tam yapıcak ruhaniler yaratılmıştı... İnsanın tefekkürü az olduğu için. Ama yine de insanın tefekkürü çok kıymetliydi az bile olsa. kainattaki alemlere eşyanın hakikatine insanın hakikatine imanın hakikatine muhabbetin hakikatine inceden inceye işleyebilmek aklının zerreciklerine.. . işte en ala tefekkür işte en ala anlamak anlamdırabilmek kendini... tefekkür etmeye hazır mısın kaçmadan? Ruhun inceliklerine dolaşmaya var mısın? Alemden aleme gezinmeye var mısın? dilara çopur.
Hakikat şu ki, ne doğu yekpare bir bütündür, ne batı. Tefekkür, hiçbir kıtanın inhisarında değildir.
Dante, "Bir milletin önce ananesi, sonra lisanı, sonra kendisi mahvolur letinom. Kendisi mahvolmadan önce iki şey gider ve on lar gidince de millet ayakta kalamaz. Topraklarımızın belli kavramları - kelimeleri vardır ve korkarım ki kaybolmak tadırlar; kaybolurlarsa bizim de yok olacağımızı bilelim. Özellikle yeni gelen neslin bu tür kelimeleri yaşaması için öncelikle anlamını biliyor olması lazımdır, anlamı bilinmeden kelime de yaşanamaz. Dünyamız, gönlümüz, dilimizde olması gereken kelimelerden bazıları: Sebat, şefkat, rikkat, iffet, metanet, kanaat, di-rayet, şecaat, fütüvvet, mürüvvet, emanet, merhamet, bere-"ket, vefa, tedebbür, teenni, tevazu, isar, hayâ, tefekkür.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.