Siz öncülük yapsaydınız keşke, İlber Hocam
“Tehcir (göç ettirme) üzerinde çalışacak, anlatacak bir çalışma, araştırma düzeni memleketimizde kurulamadı. Çünkü Türkiye sosyal bilim alanında, sosyal düşüncede, tarih koruma ve çalışma alanında hiçbir zaman yeterince ciddi olmadı. Oysa bugünkü sanayileşmiş, tıpta ve mühendislikte ilerleme kaydeden, orduda çok iyi duruma giden bu ülkenin, bu memleketin tarih ve coğrafya öğrenimi Büyük Atatürk’ün bu alanda açtığı yepyeni eğitim ve kurumlaşma yoluna rağmen yeterli seviyede değildir. On tane büyük tarih enstitüsü meydana getiremiyoruz! Zaten böyle bir eylemimiz, böyle bir gayretimiz de yok. Bu sorunu çözebilmiş değiliz. 1915 olaylarını objektif olarak değerlendirmek amacıyla uluslararası bir tarih masası kurulsa keşke, üzgünüm, lakin bunda etkin olacak bir tarihçi yok, konuya tam anlamıyla vakıf kimse yok. Konuyla kimse ilgilenmiyor. İktidarın umurunda olmadığı gibi, muhalefetin de değil…”
Ermeni tehciri hadisesi Almanya’nın ürünüdür
“Ermeni tehciri hadisesi başta Almanya’nın ürünüdür. Bunu iki şekilde yapmıştır: bizzat hadisedeki rolüyle ve akabinde iddiaları yayarak. Alman kurmaylarının stratejisi içerideki Ermeni ayaklanmasını, Ermeni hareketini bastırmaya yatkındı. Buna göre mevcut hükümeti kullandı ve İngiltere orada olanları bire beş katarak anlattı. ‘Mavi Kitap’ yazarı Arnold Joseph Toynbee askerlik görevinden dolayı oradaydı ve açıklamaları var. Tehcir, ‘göç ettirme’ demektir. Burada bir ırkı ortadan kaldırma gibi ırkçı bir düşünce yoktu, ama mesela Almanya böyle bir şey yaptı: jenosit. Soykırımın özgün tarihî örneğini Almanya’da Yahudi ve Çingenelere uygulanırken gördük. Almanya bugün bu suçu insanlığa yaymak istiyor. Yani yaygın bir insan kusuru, sapkınlığı, birçok toplumda görülen kötü bir eğilim olarak göstermek istiyor ki, kendine yöneltilen suçlamaları hafifletsin! Önce kendi gençliği ve halkı nezdinde aklanmak istiyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’daki gençler bir öğretim programında şunu sorguladılar: ‘Biz Schiller’in, Goethe’nin, Schopenhauer’in, büyük filozofların torunları değil de, kamp komutanlarının, insan kasaplarının, canilerin torunları mıyız?…”
Reklam
Sovyetler, İslâm beldelerinde tam bir soykırım yaptı; hayatta kalan Müslümanları tehcir etti. Özbek, Tacik, Kırgız, Kazak, Türkmen, Ahıska Türkü, Çeçen ne kadar Müslüman varsa topyekün hepsini âlimlerinden kopararak dağıttı, ruh kökleriyle irtibatlarını kopardı, hafızalarını yok etti. Tekrar bir daha toparlanıp ümmet olamamaları için her şeyi yaptı. Her bir milleti birden fazla bölgeye sürdü. Bu sürgünlerde onlarla beraber ne bir imam ne de bir âlim gönderdi. Tehcirin bu en soysuz şeklini bütün Müslüman milletlere uyguladı Rusya. Onun hesabına göre ilk nesil İslâmi hocalardan duyduğu kadar yaşayacak; ikinci ve üçüncü nesiller ise İslâm'ı öğretecek mürebbiler bulamadığından dinden kopacak ve tam olarak Komünizma'ya bağlanacaktı.
Sayfa 230 - Tehcirin En Soysuz ŞekliKitabı okudu
Tehcir zamanında unutulmuş nice hikayeler vardır. Arsine ile 100 yıl öncesi bir yolculuğa hazır mısınız?
Arka Kapak SayfasıKitabı okudu
Emperyalist devletlerin kışkırtması sonucu Ermeniler, devlet kurmaya kalkıp, Anadolu'yu yakıp, yıktılar. Osmanlı ordusunun lojistik sistemini zaafa uğrattılar. Osmanlı yönetimi, fiili isyan karşısında başka çaresi kalmayınca 27 Mayıs 1915'te Talât Paşa'nın tutturduğu ve Murat Bardakçı tarafından yayınlanan kayıtlara göre 924.158
Sayfa 264 - ERMENİ TEHCİRİKitabı okudu
Bugün, Ermeni diasporası tarafından yaklaşık 1.500.000 Ermeni’nin Osmanlı İmparatorluğu tarafından tehcir adı altında imha edildiği dile getirilse de yine Osmanlı İmparatorluğu’nun resmî arşivlerindeki belgelerden bu rakamın hayal ürünü olduğu anlaşılmaktadır.
Sayfa 170Kitabı okudu
Reklam
Filistin için tehcir, Suriye için tedhiş ve Hicaz için ordu kullandık. Yafa kıyılannda Balfur'un beyannamesini bekleşen hesaplı Yahudiler, bu uğurda kafa değil bir portakal bile feda etmediler. Hicaz ayaklandı; Suriye ise sustu. *****
Sayfa 69 - Pozitif YayınlarıKitabı okudu
Yıllar, yüzyıllar ve kuşaktan kuşağa yinelenen aynı insani trajedi; istila, yıkım, kırım, yangın, tehcir. Halklar, dinler, diller, kültürler, kimlikler ve yinelenen aynı kader; ölüm, acı, gözyaşı, göç, hasret. Ve hiçbir zaman değişmeyen insani zaaf: Tahammülsüzlük, haset, kanlı rekabet, ötekinden daha güçlü olmak duygusu, onu egemenlik altına almak arzusu.
Aynen durduk yere tehcir yapıldı kardeşim.
Hayestan ismindeki Ermeni gazetesinin 6 Temmuz tarih ve 25 numaralı nüshasında - ihtilal merkezinin raporlarına nazaran - bu kanlı facia şu suretle tasvir ediliyor: " ... Biz düşmandan yirmiden fazla mevki zapt ettik. İsyanın dördüncü günü, en büyük muzafferiyeti ihraz eyledik. Hamidağa Kışlası 'nda infilak da o gün oldu. Biz, kışlanın tam altına bir bomba koyduk. Bomba, ateş aldı. Fakat binayı tamamıyla tahrip edemedi. Gece, kışlaya ateş verildi. Askerin bir kısmı -ki bunlar, hudutlardan gelen ve tedavi edilmekte olan ağır yaralı Türk askerleri idi- bu yangında yandı. Bir kısmı da, gecenin karanlığından istifade ederek kaçtı.
Akıl Fikir Yayınları
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.