Lacan’ın jouissance dediği şey, haz olmaktan öte ölümcül bir fazlalıktır; haz ilkesinin ötesinde yer alır. Başka deyişle, plus'dejouir (artı- ya da aşırı-keyif) terimi laf kalabalığıdır; çünkü keyif, tanımı gereği, zaten aşırıdır ve belli bir ölçüye tabi olan hazzın aksine kendi içinde bir fazlalık değerine sahiptir. Dolayısıyla iki uç noktayla karşı karşıyayız: Bir tarafta, zarar görmekten kaçınmak ve eğlenceyi sürdürmek için aldığı hazzı dikkatle hesaplayan entelektüel hedonist; diğer tarafta, keyfin o ölesiye aşırılığı içerisinde kendi varlığını tüketmeye hazır bir jouisseur - yani, halk diliyle söylersek, bir tarafta her türlü rahatsızlıktan ve diğer sağlık tehditlerinden iyi korunan, aldığı hazları hesaplayan tüketici; diğer tarafta, kendi-yıkımını hazırlayan uyuşturucu bağımlısı (ya da sigara tiryakisi ya da ...).
William Butler Yeats’in “Second Coming”inin o meşhur dizeleri günümüzdeki çıkmazı güzel ortaya koyar:
“En iyi insanlar inançsızken, en kötüleri yoğun bir tutkudan mustariptir..”