Temmuz - Kitaplarımız
Dönem bitmişti, babamın tüm ısrarlarına rağmen Ankara'da kalmıştım. Türkan Teyzeler bütün yazı Antalya'da geçireceklermiş, ev boşmuş, bir gün gidip Suna'yla arda kalacak, resimlere bakacaktık. Işık lstanbul'da avukatlık yapıyormuş. "Aramızda her şey aynen bildiğin gibi devam etti" diye anlattı Suna. Tam okumayı
Sayfa 123 - İletişim
Atatürk, mütareke İstanbulu'nda -kendi ifadesiyle- "Adi entrikacıların küstahça teklifleriyle" karşılaşmıştır. Atatürk'ten dinleyelim: "Ben mütareke zamanı İstanbul'da bulunurken ve çok geniş teşebbüslere karar verirken, bana bu teşebbüslerimin manasını hissedenler tarafından çok tekliflerde bulunulmuştur. Hepsini
Sayfa 216 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Selim-i Sâlis”, “Sultan Selim bin Sultan Mustafa” olarak bilinir. III. Mustafa'yla Gürcü asıllı, cariye kökenli Mihrişah Valide Sultan'ın (öl. 1805) oğludur. (...) Oğlunu biniş ve teftişlerine götürerek küçük yaşta deneyim kazanmasına çaba gösteren III. Mustafa 1774'te öldüğünde Selim 13 yaşındaydı. Tahta geçen amcası I.
Sayfa 429 - 28- Sultan III. SelimKitabı okudu
Almanların meşhur yazarlarından Karl May; ancak okuduklarına dayanarak, gidip görmediği bir hayli ülke, mesela Amerika'nın Kızılderilileri, Orta Doğu'nun Arapları hakkında macera romanları kaleme almıştı. Karl May'ın Alman toplumu üzerindeki etkisi bugün dahi o kadar fazladır ki, romanları filmlere konu olmakta, eserlerinin sayısız
Önsöz
Bu kitapta 1994-95 dersyılında yazdığım ve çoğunluğu Bilim ve Ütopya dergisinde yayımlanan popüler matematik yazılarını bulacaksınız. Yazılar birbirinden bağımsızdır. Okur dilediği yazıyı dilediği zaman okuyabilir. Yazıların lise öğrencilerine anlaşılır olmasına özel bir özen gösterdim. Düşünmeyi seven ortaokul öğrencilerinin de çoğu yazıyo
(Milyarlarca beyaz kalplerle)Kitabı okuyacak
MİT, 6 Ocak 1926 yılında kurulduğunda ilk adı “Milli Emniyet Hizmetleri Riyaseti” idi. Baş harfleri kısaltılınca “MEH” gibi neye benzediği pek de belli olmayan bir kelime çıkıyordu ortaya. Bu yüzden Atatürk, kısaltmalarda “MAH” rümuzunun kullanılması emrini vermişti. Teşkilatın sadece kendisi değil, adı da gizli tutulduğundan bu kısaltma, kimileri tarafından “Milli Asayiş Hizmeti” türünden tuhaf okumalara konu olmuştu. Yalan yanlış okuyup, yalan yanlış okuduklarını rapor haline getirerek kendi ülkelerinin istihbarat birimlerine geçen gizli görevliler, yanıldıklarını epey sonra anladılar. Anladıklarında da, teşkilatın ismi yeniden değiştirildi zaten. 6 Temmuz 1965 tarihinde ise bugün bildiğimiz Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ismi konuldu.
Sayfa 19
Reklam