Hudâ’dan gayrı mevcûd yoktur elhak. Dilersen Hak de, istersen Ene’l-Hak Lâhicî, Mefâtîhu’l-İ’câz, s. 327 (beyit: 465).
Sayfa 788 - cilt 1
Ya’ni “Hükemâ-yı felsefî “Âdem âlem-i sagîrdir” derler. Hükemâ-yı ilâhî ise “İnsan âlem-i kebîrdir” derler. Zîrâ o hükemânın ilmi, Âdem’in sûretine maksûrdur. Fakat bu hükemânın ilmi, insanın hakîkatine vâsıl olmuştur” buyurulur.
Sayfa 695 - cilt 1
Reklam
Ve i’tikādâtın gayrı bir şey yoktur. İmdi hepsi musîbdir; ve her musîb me’cûrdur; ve her me’cûr saîddir; ve her saîd marzıyyün-anhdır. Her ne kadar ba’zısı dâr-ı âhirette bir zamân şakî olursa da. İmdi süadâ ve ehl-i Hak olduklarına bizim ilmimiz bulunmakla berâber, ehl-i inâyet, hayât-ı dünyâda marîz ve müteellim oldu. Böyle olunca, Allâh’ın kullarından ba’zıları vardır ki, hayât-ı uhrâda, cehennem denilen dârda bu âlâmı idrâk ederler. Bununla berâber, emri hakîkati üzere keşfeden ehl-i ilimden bir kimse, onlar için dâr-ı cehennemde onlara mahsûs bir naîm olmadığını kestirmez.
Sayfa 692 - cilt 1
Tercüme: “Hacının matlabı Kâ’be ve benimki dîdâr O evin tâlibi olmuş, ben ise sâhibinin” Külliyât-ı Eş’âr ve Âsâr-ı Fârisî-yi Şeyh Bahâyî, s. 77.
Sayfa 691 - cilt 1
İmdi nâsın ilm-i billâhda olan mertebelerine nazar eyle! O, yevm-i kıyâmette rü’yet hakkında, onların mertebelerinin “ayn”ıdır.
Sayfa 687 - cilt 1
Tercüme: “Sen’i, Sen’in gayrınla bulmak olmaz; dizgini her taraftan çevirmek lâzımdır.” Şerefnâme-i Nizâmî-i Gencevî, s. 26 (beyit: 99).
Sayfa 685 - cilt 1
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.