Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bizim toplumumuzdaki dejenere din
Ancak belli bir felsefi seviyeye göre yorumlanıp temellendirilmiş bir dinin, o haliyle ilkel ve dinsiz topluma intikali halinde, din o toplumda felsefeden önce var olmayı başarırken, bir felsefi gelenek dahi başlatabilir. Bu durumda din felsefeye tekaddüm etmiş olur. Ancak burhani bir felsefeyle temellendirilmiş din, aynı felsefi seviyeye sahip bulunmayan bir toplumca benimsenebilir ve o toplum dini önermelerdeki misali hakikatleri hakikatin kendisinden ayırt edemeyecek kadar te'vil mantığından uzak olduğu için ortaya felsefi bir başarı koyamayabilir. Böyle bir topluma dinlerinin daha önce dayandığı felsefe girdiğinde, o felsefe mille ile kaçınılmaz tartışmaya girecektir. Felsefeciler hakikatin misallerinin saf hakikat olarak sunulmasından ötürü din bilginlerine cephe alırken, din bilginleri de hakikatin saf şekli addettikleri tasavvurların misali olduğu iddiasına karşı çıkarlar. Böyle bir toplumda filozof bir yandan dine karşı olmadığını belirtmeli, öbür yandan dinin hakikate ilişkin bazı ifadelerini te'vil edip toplumu aydınlatmaya çalışmalıdır.
Sayfa 184Kitabı okudu
Bu sebepledir ki, “Enel-Hak" diyen yanılmıştır. Ancak iki te'vil onu kurtarabilir: 1) Bu sözü ile kendisi Hak tarafından yaratılmış olduğunu kasd etmesi ki, bu tevil uzak bir ihtimaldir. Çünkü lâfzın bu mânâ ile uzak veya yakından hiçbir alâkası yoktur. Sonra bu, kendisine has olan, bir şey değildir. Çünkü Allah'tan maada bütün her şey Allah tarafından yaratılmıştır. 2) Daima Hakla beraber olmak. Öylesine onunla olmak ki, ondan başka hiç bir şeyi gözü görmez!
Reklam
Kelam üzerine
Kelam ilminde akıl, insan için bilgi edinme yollarından biri ve en önemlisi kabul edilir. Bu bilgi kaynakları beş duyu, gerçeğe uygun haber ve akıldır. Beş duyunun verdiği bilgi, İdrâk yanlışlıklarına düşmemek için akıl süzgecinden geçirilir. Gerçeğe uygun haber mütevâtir ise akla aykırı düşmemelidir. Gerçeğe uygun haber peygamberin haberi ise bu bir nas'dır. Dinî bir nas akla aykırı bir hüküm belirtiyorsa, o nas'ın gerçekten sabit olup olmadığına bakılır. Şayet muteber rivayetle sabit olmamışsa reddedilir. Eğer nas'ın sübutu kesin, fakat belirttiği hüküm akla aykırı düşüyorsa, akla uygun şekilde yorumlanır (te'vil). Çünkü 'sahih nakil sarih akla aykırı düşmez.' ilkesi İslâm'da temel bir ilkedir.
İslam'da kadın ve erkeğin farkı
Katade diyor ki: "Hür bir kadın, erkek kölesiyle ilişkide bulundu. Kendisine, bunu niçin yaptığı sorulunca: "Ben", Allah-ü Tealanın kitabındaki: "...Sahip olduğunuz kölelere iyilik edin... Nisa suresi, 4/36 ayetini bu şekilde te'vil ettim." dedi. Kadın, Ömer b. el-Hattab'a getirildi. Resulüllah'ın sahabelerinden bir kısım insanlar: "Bu kadın, Allah'ın kitabındaki bir ayeti uygun olmayan bir şekilde te'vil etmiş." dediler. Bunun üzerine Ömer köleyi yanına çağırdı. Başını tıraş etti ve kadına da dedi ki: "Sen bundan sonra hiçbir Müslümana helal değilsin." .......Kadın, Kuran ayetine uyarak kendi kölesi ile cinsel ilişkiye giriyor Allah'ın emrini yerine getirdiğini söylüyor. Çünkü köleler ile cinsel ilişkiyi yasaklamıyor. Ama buna rağmen Halife Ömer onun saçını kesiyor ve o kadının başka bir mümin erkek ile evlenmesini yasaklıyor. Ama erkeklere kadın köleler (Cariyeler) helal kılınıyor onlar ile istedikleri şekilde cinsel ilişkiye girebiliyorlar ve bundan dolayı da kınanmıyorlar.
44 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Kur'ân'ı anlama ilminin önemli kavramlardan biri de te'vildir. Yüce Allah Kitabı belli bir ilme göre tafsil ettiğini yani detaylandırdığını, detaylandırma işinin âyetler arası irtibatlarla gerçekleştiğini, irtbatların kurulmasında da Arapça'nın dikkate alındığın bildirmektedir. Arapça dikkate alınarak konu benzerliği olan
Tevil
TevilFatih Orum · Süleymaniye Vakfı Yayınları · 20174 okunma
Şeytanın mühim bir desîsesi, insana kusurunu itiraf ettirmemektir, tâ ki istiğfar ve istiâze yolunu kapasın. Hem nefs-i insaniyenin enâniyetini tahrîk edip, tâ ki nefis kendini avukat gibi müdafaa etsin, âdeta taksirattan takdis etsin. Evet, şeytanı dinleyen bir nefis, kusurunu görmek istemez. Görse de, yüz te'vil ile te'vil ettirir. وَعَيْنُ الرِّضَا عَنْ كُلِّ عَيْبٍ كَلِيلَةٌ (Rıza ile bakan göz hiçbir kusuru göremez.)* sırrıyla, nefsine nazar-ı rızâ ile baktığı için ayıbını görmez. Ayıbını görmediği için itiraf etmez, istiğfar etmez, istiâze etmez, şeytana maskara olur.
Reklam
Bunun yerine, Kuran'ı tarihsel bağlamı içerine yerleştirerek, kendi söz dağarcığıyla, kendine özgü sözel-literal kimliğiyle ortaya koymak ve tarihsel-yerel bağlamına özgü bir çözüm örneği olarak nitelemek, hem Kuran'a saygı hem de bilimsel yaklaşım açısından daha doğru değil midir? Kuran'ın bir yandan Tanrı sözü olduğunu ileri sürüp, öte yandan ondaki tarihsel unsurları zorlama yorumlarla te'vil etmeye yönelmek, amaçlara odaklanarak modern değerler ışığında onu yeniden yazmaya kalkışmak, derin bir çelişki değil midir?
Sayfa 260Kitabı okudu
Te’vîlatü’l-Kur’ân hakkında
Tefsir ehli "hamd Allah'ındır" kavli hakkında farklı görüşlerde bulundular. Kimi "Allah kendisine hamd etti" derken; kimisi de "Allah ken­disine hamd edilmesini emretti" dediler. Kim ki Allah şunu değil de şunu murad etti dese bu kimse re'y ile tefsir etmiş demektir; zira kişi muhtemel manaları taşıyan kavram hakkında "Allah'ın muradı budur" demiştir. Kim de "lafız, Allah'ın kendisine hamd edilmesini emrettiği şeklinde anlaşılabileceği gibi, bu lafız, kimi zaman kendisine hamd etti şeklinde anlaşılabilir ve bu iki vecih arasında Allah'ın muradının hangisi olduğu arasında seçim ya­pılmaması, kat'iyyette bulunulmamasına te'vil denilir. Ebu’l-Mu'in en-Nesefi dedi ki “Bundan ötürü bu kitap, "Tefsir" diye değil "Te’vilat" diye isimlendirildi.
Takva kökünden gelen müttakî kelimesi, Allah'tan korkan, günahlardan sakınan ve helal- haram hududunu bilen kimse demektir. Hadis ve fıkıh âlimi Nevevî, "Takva, hesap gününde zarar veren (mahcup eden) şeylerden kaçınmaktır" derken, müfessir Beyzavî, "Şeriat örfünde müttakî, âhirette zarar verecek şeylerden kendisini koruyan ve kollayan kimsedir"¹ diye açıklama getirir. Takva kelimesi salâhı, müttakî kelimesi de sâlihi çağrıştırır. Beyzāvi, Envâru't-tenzîl ve esrâru't-te'vil, I, 19.
لتكييف : Tekyif▪️ 🔺Allah Teâlâ'nın sıfatlarının niteliği/nasıllığı üzerinde yorum yaparak onların şöyle ya da böyle olduğunu söylemek. Sıfatların nasıl olduğuna dair sorular sormak: Allah'ın sıfatları hakkında bilmek gerekir. Fakat onun niteliği hakkında fikir yürütmek olmaz.  ~Sana Kitabı-Kur’an’ı indiren O’dur. Ondan (Kur’an’dan) bir
657 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.