DÜŞÜNME VE YAPMA YETİSİ OLDUĞU HALDE DÜŞÜNMEYEN İNSAN, DÜŞÜNCESİZCE BİAT VE İTAAT EDENLERE ESİR DÜŞER Cehalet; aklın insanı/insanın aklı terk ettiği zamanlarda yaşamı tehdit eden en büyük felakettir. Cumhuriyet devrimlerini düşmanı yenerek insanlık adına yapan Mustafa Kemal Atatürk Osmanlı bakiyesi cehaleti yenmeye ömrü yetmedi. Devrimi
Tezat İnsan
Yalancılığa da, doğruculuğu da tahammül etmeyen bir dünyadayız. Sırasına göre yalanla doğruyu combine eden bir cemiyet ve ruh yapımız var. İnsan realitesi tezatlıdır.
Sayfa 141 - Samim - SelminKitabı okuyor
Reklam
bir savaşsın sen iki ülke arasındaki sınır sivil zayiat ikisini hem birleştiren hem ayıran tezat
Sayfa 32 - Pegasus YayınlarıKitabı okuyor
Aslında ilk endişe tohumları Kai'nin geç konuşmasıyla atılacaktı. Rehovot'ta yaşıyorlardı, o zaman Kai üç yaşında olmasına rağmen, hâlâ doğru düzgün konuşabildiği söylenemezdi. Küçük çocuk evdeki herkesten daha çok dışarıyla etkileşim halinde olduğundan, bu durum kendi içinde bir tezat oluşturuyordu. İletişim kurmak için hâlâ neredeyse sadece ellerini kullanıyordu, insanların onun ne anlattığını anlaması pek mümkün değildi ve Kai'nin kendini ifade etme girişimleri giderek sinir bozucu bir hale evrilmeye başlamıştı. Ne kadar çabalarsa çabalasın, karşı taraftan yanıt alamıyordu.
Sayfa 42
Yirmisekiz kadar Malakan köyü...
Civarda yirmisekiz kadar Malakan köyü varmış. Ahalisinin tamamı kaçmışlar. Malakanlar Rusların protestan olanlarından. Kiliselerinde haç yok. Köyleri ise çok muntazam. Evleri yolun iki kenarında. Evlerinin damları İsviçre evleri tarzında, önleri balkonlu. Evlerinin önündeki bahçede söğütten başka ağaç yok. Bu muntazaın Malakan köylerinin yanındaki Türk ve Kürt köyleri şekilleri ve sefaletleri ile büyük bir tezat teşkil ediyor. Zavallı Müslümanlar! Bir türlü topraktan çıkmak, toprağın da üstü olduğunu hâlâ anlamak istemiyorlar.
Ölüm ve yaşam birbirine tezat durur ama en çok Bu ikisi birbirine karışır.bazıları öldüğü halde kendini hayatta sanır,bazı ölüler de sürekli hayatın içinde.bize verilen ceza da bu belki.ölümle hayat arasındaki çizginin belirsizleşmesi ölümü ve hayatı gereği gibi hissedip yaşayamamak.
Reklam
Bazı şeylerin cevabı gibi ak ya da kara diye açıklanamaz insan. Ruhunun her hücresinde ayrı bir his, birbirine tezat temenniler, umutlar, korkular, kaygılar saklar.Bunun içindir ki her ruh küfürle imanı, cennetle cehennemi güzelle çirkini yan yana taşır.Mesele insanın ikisinin arasında otururken hangisine gönül verdiğidir.
Cahilsin; okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur. Sen cilt yapıyorsun; şiraze nedir bilirsin. Bizde insanoğlu şirazesiz kalmış. Hayat onun için ahenksiz, birbirini tutmayan, günün hayatına cevap vermeyen bir yığın ölü kıymetler tarafından idare ediliyor. Dünyaya baktığımız zaman ayrı görüyor, kendi kendimize kaldığımız zaman ayrı düşünüyoruz. Yığınlarca tezat içinde yaşıyoruz...
Sayfa 91 - DergahKitabı okuyor
Büyük servetler Hugo'nun eserleri gibi tezat doludur!
Sayfa 332 - oğlak
Dünyevi ihtiyaçlar için tüm vesileleri makul görüp kabul eden insan, ne var ki mevzu dini ve ebedi saadeti olduğunda kendisinin yeterli olduğunu, aklının kafi geldiğini, bir başkasının desteğine ihtiyacı olmadığını rahatlıkla söyleyebiliyor. Ne kadar tezat bir durum!
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.