Modern çağın bunalımları, temel gereksinimleriniz karşılandığında ortaya çıkar.
Örneğin, akşam nerede uyuyacağınız belli ise, acıktığınızda sadece dolabınızdaki yiyecekler arasından seçim yapmanız gerekiyorsa, ikincil konulara odaklanmaya başlarsınız: Nasıl görünüyorsunuz? Yeterince tatil yaptınız mı? Daha iyilerine mi layıksınz? Çocuğunuz bale mi yoksa tenis eğitimi mi almalı?
İnsanı nasıl tanımlarsınız?
Beden olarak tanımlarsak, yegane inanılması gereken şey bilim olurdu ve muhtemelen her şeye de çare olurdu.
Peki ya ruh olarak tanımlarsak?
O zaman bilimin rolü ne olur? İnsanı ne kadar anlamlandırabilir? Neye çare olabilir?
Amaç gerçekten de çocukların öğrenmesi olsaydı, bu açıdan başarılı olamadığı defalarca açık şekilde kanıtlanmış okul sistemi, dünyanın her tarafında bu kadar yaygın şekilde uygulanıyor olmazdı.
Filistinli çok az şey kaldı. Haritanın bu dinmek bilmez isim açlığı İncil tarafından cömertçe dağıtılmış mülkiyet haklarını akla getiriyor ve Yahudi halkının maruz kaldığı iki bin yıllık zulüm bu yapılanları doğrulamakta kullanılıyor.
Yahudi sürek avı daima bir Avrupalı geleneği oldu, ama onların borcunu ödeyenler şimdi Filistinliler.
1700'lerin sonunda 1800'lerin ortalarına kadar, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'ya muazzam bir sosyal dalgalanma damga vurdu. Amerika'da çiftçiler ayaklanarak dünyanın en güçlü imparatorluğunu devirdiler. Fransız köylüleri de ayaklandı; kral ve kraliçelerin başlarını kestiler. Bugünkü Almanya'nın bir parçası olarak
Samimiyetsiz olduğunuzda;
Gezi direnişi gibi eylemlerimiz anlaşma ile sonuçlanabilir.
Çoluk çocuk demeden katliam yapanlar ile ticaretinizi devam ettirebilirsiniz.
Hatta, deri koltuklu makam aracınızdan inip kendinizi ıstakoz yerken bile bulabilirsiniz.
İşte bu yüzden samimiyetsizlik tehlikelidir.
Çoğu zaman saygısızlık ve ahlaksızlık kavramlarını da içine alır.
Bugün modern eğitim dediğimiz şeyi kuran düşünürler, endüstri devriminin hızla yayıldığı bu çağda çocukları fabrikadaki iş hayatına daha iyi hazırlayabilmek için, çocukların bir zil sesi duyunca durmaya ve bir zil sesi duyunca yeniden hareket etmeye başlamayı, kendilerini fabrikadaki zil sesine göre ayarlamayı öğrenmeleri gerektiğine karar verdiler. L. Mumford'ın 1955'te dediği gibi, "Modern endüstriyel çağın anahtar kelimesi, lokomotif değil saattir." Çocuklar, onlara yapmaları söylenen şeyi, sadece bu şey onlara söylendiği zaman yapmasını öğrenmelilerdi.
Yahudiler: "Uzeyr, Allah'ın oğludur." dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih, Allah'ın oğludur." dediler. Kendi ağızlarının sözüdür bu. Kendilerinden önce inkar edenlerin sözlerine benzetme yapıyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da yüz geri çevriliyorlar!
Allah - Tevbe, 30
Kur'an'ın defalarca "beşer" diye niteleyerek yaşayan ve izlenebilen bir model haline getirmek istediği Peygamber öylesine insanüstü bir konuma getirilmiştir ki sakalını, tırnağını, giysisini fetişleştirmenin de ötesine geçilmiş, dışkısı fetişleştirilmiştir. Onun yüceliğini anlatacağını söyleyenlerden bazılarının onun dışkısına "gaita-i şerife" diyebildiklerine tanık olmaktayız. Dışkısı "şerif" diye anılan bir insan, kitleler tarafından model alınamaz sadece uzaktan kutsanır. Çünkü o Kur'an'ın "insan nebi"si olmaktan çıkarılmış, şirkin "melek nebi"si haline getirilmiştir. Peygamber, melek-nebi konumuna yükseltilip izlenebilir model olmaktan çıkarılınca, peygamber yetkileriyle donatılmış izlenebilir modeller üretme aşamasına geçilir. Bunlar din adına tartışılmaz, eleştirilmez, dokunulmaz, hata yapmaz kabul edilen kişilerdir: Mezhep imamları, şeyhler, seyyidler, efendiler, üstadlar... Bu yapılandırma ulema-i ızâm (yüce ulema), fukaha-i benâm (ünlü fakıhlar), müçtehidin-i kirâm (soylu müçtehitler), cumhur (çoğunluk), eimme (imamlar) vs. övgü yaftalarıyla donatılan kişilere (onlar farkında olur veya olmaz) yaptırılır; arkasından da onların kabullerine karşı çıkanlar dindışı ilan edilerek işe yarar kurallar serisi tabulaştırılır. Bu yaftalar onlara, kıymetleri bilindiği için değil, dokunulmaz kılınıp putlaştırılmaları için verilir.