Sersem bedenimle kapılar arasından geçtikten sonra aynaya iliştirdiğim minicik bakış ve yüzümde farkettiğim "zzzz.." gibi şeyler falan filan.. Zoro'nun Z'si kadar afili olmasa da, napalım bizim kılıcımızın keskin ucu çenemiz. :) Yarım kalmış uykulara rağmen! Görülmemiş rüyalara rağmen! Görüp de "bu da neydi şimdi?" dedirten rüyalara rağmen! :)
Pofuduk bir sabah değil yani. Boyu 2 cm eden siyah bir kanatlının, çamaşır makinasına nasıl girdiğini kestiremediğim, yine o çamaşır makinasında saatlerce döndükten sonra gövdesine yapışan kanatları haricinde deforme olmadan çıktığını da kestiremediğim gün ki gibi hayret verici bir şey olsaydı, göz kapaklarım yerçekimi kuvvetine karşı daha dirençli olabilirdi. Bu da olmadı! :)
(Haşerenin akıbeti; önce ellerimde, kokusu deterjan. Tabi ki kokladım, makinadan çıkmış derya kuzusu. Ben bunu saklarım, dedim, bir kibrit kutusunda. Sakladım da bir kaç gün. Sonra anne müdahalesi; "evi mi kurtlandıracaksın?" The end; toprakta vitamin.)
Sıradaki kahve, bir yerlerde var olan, var olduğuna inandığımız başka sabahlar için.. Afiyetler olsun efendim..