"beni gerçek anlamda bir kez bile dövmediğin doğrudur. Ancak, bağırman, yüzünün kızarması, pantolon askılarını telaşla çözüp sandalye arkalığında hazırda bekletmen benim açımdan neredeyse daha berbattı. sanki ortada asılacak biri var gibiydi. gerçekten asılırsa ölürdü ve her şey biterdi. ancak kişi asılma hazırlıklarına tanıklık etmek zorunda bırakılırsa ve ilmik gözünün önünde sallanırken bağışlandığını öğrenirse yaşamı boyunca bunun acısını çekebilir."
"ancak bunlar bir yana, bu yaşımda yüreklendirilmeye artık hiç açık değilim; öncelikle benim söz konusu olmadığım durumlarda devreye giren bir yüreklendirmenin bana ne yararı olabilir ki?"
"bu dogru idiyse eski sıcak dünyayı yitirdiğini, tek bir düşün ardında o kadar uzun süre yaşamak için çok yüksek bir bedel ödediğini anlamış olmalıydı."
bu talebin alçakgönüllülüğü beni sarstı. beş yıl beklemiş ve bir öğle sonrasında bir yabancının bahçesine "uğrayabilmek" için gelip geçici asalaklara yıldız ışığı dağıttığı bir malikane satın almıştı.