En iyi tavsiye yine de her şeye katlanmak, insan kendini bir üfürmeyle uçurulmuş, sürükleniyor hissetse de, ağır kütle gibi davranmak, ayartıya kapılıp gereksiz bir adım bile atmamak, ötekine hayvan bakışıyla bakmak, pişmanlık hissetmemek, kısacası, hortlak olarak yaşanan hayattan geriye ne kalmışsa kendi eliyle bastırıp ezmek, yani o son, mezar sessizliğini daha da çoğaltmak ve ondan başka hiçbir şeyin varlığına izin vermemek.Böyle bir durum için tipik bir hareket, serçeparmakla kaşları sıvazlamaktır.
Bu ruh halinin tipik hareketi, serçe parmakla kaşları sıvazlamaktır.
Her şeyi sineye çekmek, savrulup sürükleniyormuş gibi hissedildiğinde bile ağır bir kütleye dönüşüp gereksiz yere tek bir adım atmamak, karşındakine yabani gözlerle bakmak, pişmanlık hissetmek. Kısacası, hayattan geriye kalan hayaletlerin kafasını ezmek, başka bir ifadeyle, mezardakine benzer o ebedî huzuru çoğaltmak ve bunun dışındaki hiçbir şeyin hayatta kalmasına izin vermemek...
Sayfa 14 - Kararlar adlı hikayeKitabı okudu
Reklam
beni aslında bugün bile yalnızca kendinin de zarara uğradığın, özsaygının benim tarafımdan incitildiği ya da benim yüzümden incindiği hallerde yüreklendiriyor olman tipik durumlardır.
Mistik şair Franz Kafka'nın umutsuzluk içinde yazdığı gibi,bütün mistikler “kavranılamaz olanın kavranılamaz olduğunu anlatmak çabasını sürdürmüşlerdir, oysa bunu zaten biliyorduk." Ve akıldışıcı yalnız akılla kavranılamaz olanı kavranabilir kılmaya kalkışmakla kalmaz, aynı zamanda sorunu baştan yanlış tarafından tutmuştur. Çünkü akılcı yöntemlerle kavranılamayacak olan soyut evrenseller değil, belli somut ve tek tek bireylerdir. Bilim, örneğin genel bir yer yüzeyi biçimini ya da insan tipini betimleyebilir, ama belli bir yüzey parçasının ya da belli bir bireyin bütün niteliklerini tüketemez. Evrensel olan, tipik olan yalnız bilimin alanına girmekle kalmaz, aynı zamanda, bilimsel soyutlama süresi sonucunda ortaya çıktığından, geniş çapta bilimsel etkenliğin ürünüdür de. Ama bir tek birey ve onun bir tek olan deneyimleri ve başka bireylerle ilişkileri hiçbir zaman tam olarak akılla kavranılır kılınamaz. Ve insanlararası ilişkileri önemli kılan etkenlerin de, tam bu akıldışı bir tek bireylik alanı içinde oldukları anlaşılıyor. Örneğin, birçok insan, hayatları ve kendileri açısından hiçbir anlamda bir tek olmayıp da her bakımdan bir sınıf insanın tipik kişilik ve davranışlarının temsilcileri olsalardı, yani o sınıftaki bütün insanların davranış ve sınamalarını yineleselerdi, hayatlarını yaşamaya değer kılan öğelerden birçoğunun ortadan kalkacağına inanırlar. Hayatlarımızı, bu anlamda yaşanmaya değer kılan, duygu ve izlenimlerimizin bir tekliğidir, bir manzaranın, bir güneş batışının, bir yüzeydeki ifadenin verdiği biricik izlenimdir.
Sayfa 532Kitabı okudu
Çek Edebiyatı, Mimarisi & Musikisi
“Franz Kafka, Franz Werfel, Max Brod, Erwin Kisch, Rainer Maria Rilke gibi Alman dilinin en parlak isimleri Prag'da doğdu, yaşadı ve yazdı. Hiçbiri kendisini Alman hissetmedi ama Alman dilini Goethe kadar yaşattıkları açık. Hepsi birbiriyle okul sıralarından beri arkadaştı.. ‘Aslan Asker Şvayk’in yazan ölümsüz Çek yazarı Jaroslav Haşek, Rilke ile birlikte büyümüştü. Dünya edebiyat tarihinde iki dünya savaşı arasındaki Prag gibi birçok yazann hall-i hamur olduğu dönem az bulunur.. Sırf yazarların mı, bütün Alman Avusturya bölgesinin en tipik Jugendstil-Art Nouveau ve Bauhaus dönemi yapıları Prag'dadır. Bizim büyükelçilik konutu da bunlardan biridir. Eski Prag musiki ile devam ediyor. Her köşede bir konser, ne de olsa Mozart'ın hakkını Avusturyalılardan çok Praglılar vermişti…”
Sayfa 254
Kararlar
Acı veren bir durumdan kurtulmak zoraki bir enerjiyle de olsa kolay olmalı. Kendimi sandalyeden zorla kaldırıyor, masanın etrafını dolanıyor, başımı ve boynumu hareket ettiriyor, gözlerimi çakmak çakmak yapıyor, çevresindeki kasları gevşetiyorum. Şimdi gelecek olsa her türlü duyguya karşı çıkarak A.'yı coşkuyla selamlayacak, B.'ye odamda dostça katlanacak, C.'nin yanında söylenen her şeyi acılı ve zahmetli de olsa uzun uzun içime çekeceğim. Fakat böyle devam etse de kaçınılması imkânsız her hatayla her şey, kolay olan da zor olan da durup kalacak ve ben bu daire içinde dönüp durmak zorunda kalacağım. Bu nedenle en iyisi her şeyi kabullenmek, kendinizi ileriye fırlatılmış hissetseniz bile ağır bir kitle gibi davranmak, başkasına kanıp gereksiz tek bir adım atmamak, diğer insanlara yalvaran gözlerle bakmak, pişmanlık duymamak; kısacası yaşamdan kalmış ne varsa kendi elinizle ezmek, yani o son mezar sessizliğini artırmak ve onun dışındaki hiçbir şeye yaşam şansı vermemek. Böyle bir durum için en tipik hareket serçeparmağını kaşların üzerinde gezdirmektir.
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bilinçdışı tarafından ortaya atılan ve bir erkeği Eros'unu farklılaştırmaya iten bir başka tipik anima çatışması da evlilik üçgenidir. Bu çatışmaya girdiği zaman şunları söylemeye müsait bir duruma gelir, "Eğer diğer kadınla ilişkimi keser- sem, geleneksellik uğruna kendi hislerime ihanet etmiş olaca- ğım. Eğer animamı yansıtan kadınla beraber gidip karım ve çocuklarımı terk edersem, o zaman sorumsuzca davranmış olurum ve herkesin bildiği gibi, çok kısa zamanda dağılacak bir ruh halini takip etmiş olurum." (Eğer anima, kendini bir erkeğin bilincine nüfuz ettirmek isterse sıklıkla bu türden ça- tışmalar üretir.) Eşinin animusu şöyle der: "Bir karar vermeli- sin!" Ve kız arkadaşın animusu da hiddetlenip "Bu şekilde askıda bekleyemem!" der. Herkes ve her şey onu yanlış karar lara iter.
Sayfa 106Kitabı okudu
Her nereye bakarsanız bunun peri masalları için tipik bir dizem olduğunu göreceksiniz. Üç benzer dizem ve bir nihai edim bulunur. Sözgelimi, bir kız sevdiği kişiyi kaybeder ve dünyanın bir ucunda onu tekrar bulmalıdır. İlk önce güneşe gider ve o da kıza ayın yolunu gösterir ve o da gece rüzgân- nun yolunu gösterir ve sonrasında, dördüncü aşama olarak sevdiğini bulur. Veyahut kahraman, üç münzeviyle ya da üç devle karşılaşır ya da üç engeli aşmalıdır. Üçler, daima açık birimlerdir. Belli benzer bir tekrarla 1, 2, 3 ki dördüncünün bu kadar sıklıkla göz ardı edilmesinin sebebi budur, zira dor düncü, eklenti numara birimidir, aynı türden başka bir şey değil ama tamamen farklı bir şeydir. Sanki birisi sayıyordur. bir, iki, üç-pat! Bir, iki ve üç gerçek çözüme götürür ve bu da dördüncüde temsil edilir ve çoğu zaman statik bir şeydir, bundan böyle bir ilerletme ya da götürme, içerisinde dinamik hareket yoktur, aksine, bir şey hedefine ulaşır.
Sayfa 100Kitabı okudu
47 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.