Bir öğretmen; kendisi bile henüz alfabeyi tam bilmeyen bir öğretmen, okul okumamış bir öğretmen.. Mümkün olabilir mi hep birlikte bakalım.
İlk öğretmenim kitabı, Kurkureu köyüne yeni bir okulun açılış töreni ve açılış törenine, çocukluğu köyde geçmiş üniversite öğretim üyesi olan Altınay Süleymanova'nın da katılmasıyla başlar. Altınay, köye gidince çocukluğunu anımsar ve tüm yaşadıklarını bir mektup aracılığıyla köylülere aktarır. Mektup yetim bir kızı ve köydeki diğer bütün çocukları okutmak için canla başla çalışan, kendisi dahi öğrenim görmemiş fakat tüm deneyimlerini çocuklara anlatıp onları geliştirmeye kendini adamış birinden, köyün ilk öğretmeninden bahsetmektedir. Alfabeyle dahi daha önce tanışmış bir köylünün çocuklarını binbir zorlukla okutmaya onlara okul bilinci kazandırmaya çalışan bir öğretmenden... Bir öğretmen olarak okuduğumda fark ettiğim en önemli şey ise bir öğretmenin sadece sahip olduğu bilgileri öğrencilerine en güzel şekilde aktarmasının yeterli olmadığıydı. Bir öğretmen için öncelik aktaracağı bilgi değil, kendini geliştirmek de değil, öğrencidir. Zira öncelik öğrenci olunca diğer özellikler kendiliğinden geliyor. :")
