1970’lerde ülke içindeki çatışma ortamının 12 Eylül 1980’deki askeri darbeyle son bulması, toplumsal yaşamda önemli değişimlerin yolunu açmıştır. Bir yandan politik uç düşüncelerin yarattığı silahlı çatışmanın sonlanmış olması gibi olumlu bir resim ortaya çıkmışken öte yandan ülkemizin ve dünyanın gidişatı hakkında yetkin bir düşünce taşıma alışkanlığı, özellikle gençler arasında çok zayıflamıştır.
Hem toplumsal hem de bireysel ilişkilerde “tüketime” dayalı anlayışın yaygınlaşması insani ilişkilerde çözülmeyi getirmiş, bunun sonucu olarak kişiler tatminsizleşmiş, yalnızlaşmıştır.