Stres ve travma arasındaki fark şöyle ifade edilebilir. Stresli bir durumda kişinin kaçmak ya da savaşmak gibi bir seçeneği vardır (“savaş ya da kaç”) oysa travmada tek bir ihtimal -donmak ya da içsel olarak bölünmek (“don ya da parçaları”) vardır. Stres durumu vücut enerjisinin harekete geçmesine yol açarken travma acil durum mekanizması, duyguları donuklaştırarak enerjinin hareketsiz ve bağlantısız bir duruma gelmesine neden olur. Stres tepkisi, ruhsal kanalları açarken, travma bu kanalları kapatır.
Bu süreci anlamanın anahtarı, travmanın mantığında yatar. Travmatik deneyimler, insanları gerektiği gibi duygusal bağlar oluşturmaktan aciz hale getirebilir, öyle ya da böyle ilişki kurabilirler ama bağ oluşturamazlar. Böyle bir kişi ebeveyn olduğunda, benliğinden bölünüp aynılmış travmatik duygulanıyla herhangi bir yüzleşme yaşamaktan kendini koruma ihtiyacı, onu kendi çocuklarına karşı sevgi duymaktan aciz kılar. Kendi travmasinin neden olduğu hissizleşmenin bir sonucu olarak çocuğuna karşı her hangi bir olumlu duygu hissedemez. Bir çocukla annesi arasında ki gerekli derin bağlantı, tıpkı bir anahtarın kilide uymaması gibi, "yerine oturmaz". Başka bir metaforla ifade etmek gerekirse, çocuğun kendi duygusal ipini bağlayabileceği duvarın üzerinde hiçbir kanca yoktur. Bu duvar dümdüz ve kaygandır.
Bulimi, büyük miktarlarda yemeği, dizginlenemez ve doyumsuz bir biçimde ayrım yapmaksızın mideye indirmek, peşinden de kendi çabasıyla kusmaktır. Oburca istah atakları haftada ya da günde birkaç kez yaşanabilir.
Histerionik Kişilik Bozukluğu: İlgi odağı olma gerekliliği cinsel yönden baştan çıkarıcı ya da kışkırtıcı davranışlar; yüzeysellik; abartılı izlenimci konuşma biçimi; yapmacıklık ve kendi durumunu dramatize etme; kolay etkilenme; ilişkileri gerçekte olduğundan yakınmış gibi algılama
Narsist,l Kişilik Bozukluğu: Kendisinin çok önemli olduğu yönünden büyülenmeci bir benlik algısı vardır, örneğin, sınırsız başarı,güç, güzellik, zeka ya da ideal aşk fantezileri; kendisinin eşsiz olduğuna inanır, aşırı beğenilme gereksinimi duyar.
Çocuk ve ergen istismarcıları, neredeyse daima yetişkin erkekler ve erkek ergenlerdir. Oğlan çocuklarına yönelik istismar, genellikle erkekler tarafından gerçekleştirilir.
Cinsel istismar, çeşitli kılıklarda karşımıza çıkar: Çıplak çocuğu gözlemek (röntegencilik) çocuğu yetişkinle beraber pornografik resimler ya da filmler izlemeye zorlamak, üreme organlarını çocuğa göstermek (teşhircilik) dille öpüşmek, cinsel organlara dokunmak çocuğun önünde mastürbasyon yapmak ya da çocuğu mastürbasyon yapmaya zorlamak çocuğun bedeninin oral, anal ya da vajinal yollarla birlikteliğe zorlanması. Cinsel istismar, kısmen çocuğun fiziksel yakınlık ve şefkat ihtiyacını kullanarak onu baştan çıkarmaya ve ikna etmeyee, eğer çocuk failin taleplerini yerine getirmeye çalışırsa kısmen de tehdit ve şiddete dayanır.