Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

tuana

tuana
@tuanamir
20'sinde, yaşamın ağırlığına kitaplarla katlanan biri.
19 yaşımda, olmak istediğim yerle hiçbir ilgim yoktu. Ve bu bende yok olmak isteği uyandırıyordu. Bir türlü olmuyordu. Gideceğim yerde beni neyin bekliyor olabileceği hakkında bir fikrim yoktu. Ama gerçeklikten uzaktım burada. Dünyada bulunan ne sahiciydi ki? Tüm bu hayat bir yalandı. Ama çok kıymetli bir yalan. Öyle bir yalandı ki tüm gerçeği içinde barındırıyordu. Sonuçlar nedenlerin içindeydi.
Reklam
Ben karanlıktan korkardım, ben karanlıkta hep korkmuştum. Nefessiz kalırdım. Gözümü bile açmak istemezdim. Şimdi eskisinden daha beter bir karanlıktaydım. Artık öyle ki nefes alsam karanlık içime dolacakmış gibiydi.
Çeşitli zamanlarda hayatıma giren insanların tamamı yaşamla ilgili birtakım heveslerimi öldürmüşlerdi. "Ölü adam hiçbir zaman dirilmez"di, ölen hevesler, umutlar, güven geri gelemezdi. Fakat keşke ölenle ölebilseydim. Hayat artık boynuma asılmış zincirler varmış gibi hissettiriyordu, ne dayanabiliyordum ne de dayanmak istiyordum. Sadece vaktimin dolmuş olmasını diliyordum, hayattan beklediğim tek şey son bulmasıydı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
insan mutsuz oldu mu bütün hüzünlü şeyler kendisini anlatıyor gibi gelir
kanser rengi duvarlar ve hayaletler var
Reklam
Sanki hiç olmayacak bir meseleyle kafayı bozmaya başlamış, bozacak gibi hissediyordu. Bazen manen kendisine çok uzak kimselere bağlılık duyabiliyordu insan, belki de bu hayatın bize her istediğimizin olmayacağını gösterme şekliydi.
Kendini nereye koyacağını bilmiyordu. Sanki şimdiye kadar sahip olduğu neredeyse bununla gurur duyduğu benliği yabancı gibiydi. Şimdi neden buradaydı, neden vardı, ne için yaşıyordu?
İnsanlar her zaman gördüğümüz, bildiğimiz, sevdiğimiz, nefret ettiğimiz hallerinden başka olurlardı, onlar hep bir hayal kırıklığıydı. Bunu biliyor olmak hayalinde yarattığı insandan vazgeçmeye yetemiyordu.