Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Her ulusun edebiyatı şiirle başlamıştır. Türk edebiyatı için de böyle olmuştur bu."
Namık Kemal
"Eder tedvir'i âlem bir mekînin kuvve-i azmi Cihan titrer sebat-ı pa-yı erbab-ı metanetten." (Onurlu kişilerin engelleri yenme gücü dünyayı yönetir/ Direngen kişilerin direnişi cihanı titretir.)
Sayfa 142Kitabı okudu
Reklam
Serdari'nin Bir Taşlaması
"Sekiz ay kışımız dört ay yazımız Açlığından telef oldu bâzımız Kasım demeden buz tutuyor özümüz Mayısta çözülür gölümüz bizim. Tahsildar da çıkmış köyleri gezer Elinde kamçısı fakiri ezer Yorganı döşeği mezatta gezer Hasırdan serilir çulumuz bizim."
Sayfa 126Kitabı okudu
Heinrich Heine - Harz Dağları
Siyah setreler, ipekli çoraplar, Beyaz, kibar kolluklar, Nazik konuşmalar, kucaklaşmalar... Ama ne olurdu biraz da kalpleri olsaydı! Göğüslerinde kalpleri, kalplerinin içinde de Sevgi sıcak bir sevgi olsaydı... Onların yalancı aşk acılarından söz açan dilleri Beni kahrediyor. Ben dağlara çıkmak istiyorum. İyi kalpli insanları barındıran kulübelerin bulunduğu İnsan göğsünün özgürce soluk aldığı, Özgür rüzgarların estiği dağlara... Ben dağlara çıkmak istiyorum: Koyu çamların boy gösterdiği, Derelerin çağladığı, kuşların öttüğü, Mağrur bulutların akıştığı dağlara... Hoşçakalın ey cilalı, parlak salonlar, Ve onlar kadar dümdüz baylar, dümdüz bayanlar! Ben dağlara çıkmak, yükseklerden Sizlere bakıp gülmek istiyorum.
Sayfa 347Kitabı okudu
Eski Atina'da sanatçılar yönünden sınırsız bir özgürlük vardı. Çekinilmeden, yaşayan kişilerle alay ediliyor, bugün söylense suç sayılabilecek şeyleri söylüyorlardı yapıtlarında. "Bir ulus kendi haline gülemiyorsa acınacak duruma düşmüş demektir." diye düşünüyorlardı.
Sayfa 310Kitabı okudu
"Hemingway'in bildirisi şudur kısaca: İnsan; onurunu, dayanma gücünü, yürekliliğini yitirmezse dünyanın kötülüklerine karşı koyabilir."
Sayfa 381Kitabı okudu
Reklam
"Türk budunu! Kendine dön! Bağımsız, iyi yurduna, kendin yanıldın, kötülük ettin." Kül Tiğin Yazıtı (732'de diktirilmiş bu anıtta Doğu Göktürklerinin elli yıl süren Çin tutsaklığından kurtaran Kutluk Kağan'ın büyük oğlu Bilge Kağan'ın ağzından, kardeşi Kül Tiğin'in ölümü ve onun yas töreni işlenmiştir anıtta.)
432 syf.
·
Puan vermedi
Emin Özdemir'in "Türk ve Dünya Edebiyatında Dönemler Yönelimleri"ni okudum. Emin Özdemir, akademisyen. Bölümü edebiyat olmayan öğrencilere "edebiyat" öğretirken yıllar içinde biriken 'notları' kitap haline getirmeye karar vermiş. Nabokov'un da ders notları kitaplaşmıştı, o hesap. Aslında bakarsanız lisedeki edebiyat derslerini iyi dinlediyseniz bu kitaptan öğreneceğiniz yeni bir şey yok. Ama benim gibi lise yıllarında aklınızda bir karış havadaysa ve bu aklın bir karış havada olma hali üniversite, yirmili yaşların tamamı ve otuzlu yaşların büyük bir bölümünde devam ettiyse oldukça çok seyi öğreneceğiniz/hatırlayacağınız bir ademik kitap. Özellikle II. Abdülhamit Döneminde doğan Servet-i Fünun'un o "amann ite dalaşacağıma çalıyı dolaşırım" mantığının bugün, çokkk demokratik Türkiye'de bir kez doğduğunu görmek pek eğlenceliydi. Kitabın yönelimler bölümünde özellikle Varoluşçular, Toplumsal Gerçekçiler ve Büyülü Gerçekçiler ve Postmodernistler bölümleri daha bir severek okuduğum bölümler oldu. Şimdi bir kez daha düşünüyorum da iyi ki okumuşum. Öğrendiklerimi muhtemelen unutup Tevfik Fikret de Servet-i Fünuncuydu ama onun şiirlerinde dönem eleştiriliyordu acaba Fünuncu değil miydi diye soracağım çok değil iki üç hafta sonra. Her şeye rağmen öğrenmek, unutmak tekrar öğrenmek güzel. İyi Okumalar #bookstagram #instagram #kitap #edebiyat #book
Türk ve Dünya Edebiyatında Dönemler Yönelimler
Türk ve Dünya Edebiyatında Dönemler YönelimlerEmin Özdemir · Bilgi Yayınevi · 199913 okunma
"İnsanları altınla yaşayanları da ölülerle değiştiren savaş." Aiskhylos
Sayfa 303Kitabı okudu
Reklam
Tragedyaların (Ağlatıların) Doğuşu
"İnsanoğlunun dünyasına ışık tutan yaratılardan biri de ilk ağlatı ve güldürülerdir. Edebiyat kuramcıları ve inceleyicileri bu yaratıların doğuşunu dinsel törenlere yaslandırırlar. Şöyle ki Zeus'un oğlu Dionysos'u düşmanları öldürür, parçalar ve yer. Sonradan babası onu yeniden diriltir. İşte bu diriltim adına eski Yunanistan'da yılda iki kez şölen düzenlenirdi. Birincisi ocak-şubat, ikincisi de mart ver nisan aylarında yapılırdı. Halk sabahın erken saatlerinde tören yerlerine koşar, koronun çıkmasını beklerdi. Elli kişiden oluşan koro, bir sunağın çevresinde toplanır, dönerek dans ederdi. Bunlar Dionysos'un çektiklerinin yasını tutan, onların acılarını dile getiren insanları temsil ederdi. Seyircinin acıma, korku ve ürkü duygularını kamçılayıp coşturarak onları kötü tutkulardan arındırmayı amaçlayan ağlatılar (tragedyalar) bu temsillerden doğmuşlardır."
Sayfa 302Kitabı okudu
"Bir bakıma doğal destanların defteri kapanmıştır. Çünkü onlar tanrılarla insanların birarada yaşadığı, söylencelerin tarihin yerini tuttuğu çağların ürünüdür. Olağanüstülüklerin ulusları büyülediği günlere özgüdür. İnsanların yazgılarını tanrıların çizdiği, söylenbilimin (mitolojinin) bütün diriliğini koruduğu dönemlerde doğup gelişmiştir her doğal destan. Oysa günümüzde söylenbilim (mitoloji) ölmüştür artık. Olağanüstülükler çağı aşılmıştır. Tanrıların tanrılarla, tanrıların insanlarla olan savaşımı tek tanrı düşüncesine erişmeyle birlikte sona ermiştir. Kısaca destan çağı kapanmıştır."
Konu ile İzlek Arasındaki Ayrım
"Diyelim ki kuşaklar arasındaki çatışma birçok yazınsal ürüne konu olmuş bir toplumsal sorun ya da olgudur. Bu olgu işlenir ya da gösterilirken gençlerin bunalıma düşmesi, başkaldırısı, yaşlılara karşı duydukları öfke birer izlektir. Bunun gibi köyden kente göç olgusu bir konudur. Ama doğup büyünen topraklardan kopuşun acısı, oraları unutmama izlektir."
"Aristo, sunuluşlarına göre şiirleri dramatik, epik, lirik, didaktik, pastoral diye adlandırmıştır."
81 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.