Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

T.u

Lokman Hakîm oğluna şöyle nasihat etmiştir:" Yavrucuğum! Hastalanıp nasıl hastalandığını bilmediğin gibi öleceksin ve nasıl öldüğünü bilmeyeceksin."
Reklam
Kader geldiği zaman kendini karaya veya denize taşımasına, dağa veya tepeye götürmesine, acı veya tatlı yedirmesine rıza gösterir. Yücelik ve alçaklıkta, zenginlik ve fakirlikte, sağlık ve hastalıkta da rıza gösterir. Kaderle birlikte yürür. Kader onun yorulduğunu anlayınca sırtından iner ve onu kendi sırtına alır. Artık kadere binen odur. Kader ona hizmet eder, alçalır. Çünkü artık o, Allah' a yakın ve onun katında değerlidir. Bütün bunlar nefsine hevasına, tabiat ve alışkanlıklarına , şeytanına ve kötü arkadaşlarına uymadığı içindir.
Piyer tutsaklıkta aklıyla değil, bütün varlığıyla, bütün yaşamıyla insanın mutluluk için yaratılmış olduğunu, mutluluğunu da kendi içinde taşıdığını, mutluluğun insanın kendi ihtiyaçlarını karşılamaktan ibaret olduğunu, bütün mutsuzluğun da yoksulluktan değil, fazlalıktan ileri geldiğini anlamıştı. Anlamıştı ki acının da özgürlüğün de sınırı vardı ve mutlulukla mutsuzluğun sınırı birbirine çok yakındı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Umursamıyorlar. Ama onlar da ölecekler. Aptallar! Ben daha erken öleceğim onlar biraz daha geç ölecekler, hepsi bu! Onların da sırası gelecek. Şimdi eğleniyorlar. Düşüncesizler!
Kaderin de kendi içinde bir mantığı vardır. Bizler, mutluluk üzerinde çok düşünüyor, hep farklı şeyler deniyoruz. Halbuki, mutluluğumuz balık ağı gibidir, eğer bir süre kendi haline bırakırsak ağa balıklar doluşur. Fakat ağı çekiştirip durursak günün sonunda elimiz boş kalır.
Reklam
Hiçbir şey rastlantısal, anlamsız ya da yanlış değildir. Sadece yanlış anlamalar ve ölümlü insana henüz açıklanmamış sırlar vardır.
Seçimlerini bilgelikle yap, çünkü istediğin şey eline geçebilir.
Çok sonra anlayacaktım ki, maddi nesnelerden ve bazı önyargılardan kurtulmak "varolmaya" doğru yapacağım o yürüyüşün gerekli ve vezgeçilmez bir adımıydı.
Bir olmak, hepimizin aynı olması anlamına gelmez. Her varlık biriciktir ve özgündür. İki varlık asla aynı mekanı kaplamaz. Yaprağın bir bütüne varabilmesi için tüm parçalara gereksinme duyması gibi,her ruhun varacağı özel bir yeri vardır. İnsanlar çeşitli hileler yapabilirler ama sonunda her şey doğru yere gelecektir. Bazılarımız düz bir yol ararken,bazılarımız da dolambaçlı yollar katetmekten hoşlanır.
Yaşamına son verme girişimi insanı özgü bir şeydi. Aynı şeyi yapan, ama hastane duvarlarının dışında yaşayan pek çok kişi tanıyordu. Onlar masumiyet ve normallik taslıyorlardı, çünkü intihar gibi skandal sayılan bir yolu seçmemişlerdi. Yavaş yavaş öldürüyorlardı kendilerini.
Reklam
...yazgıyla savaşı bıraktı,çektiği acılar son buldu.
Hiçbir gerçek yoktur ki, karşıtı da gerçek olmasın! Yani şöyle: Bir gerçek ancak tek taraflıysa dile getirilip sözcüklere dökülebilir. Düşüncelerle düşünülüp sözcüklerle söylenebilen ne varsa tek taraflıdır , hepsi tek taraflı, hepsi yarım, hepsi bütünlükten , mükemmellikten ve birlikten yoksun.
Sözcükler gizli saklı anlamı zedeliyor, dile getirilen her şey o an değişiyor biraz, biraz çirkin, biraz aptalca niteliğe bürünüyor- evet, bu da çok iyi bir şey bu da çok hoşuma gidiyor, bir insanın hazinesini ve bilgeliğini oluşturan şeyin bir başkasının kulağına her zaman aptalca gelmesine de hiç diyeceğim yok."
"Kendi içine bakmaya cesareti olmayan herkesin yaşamı bulanıktır." Dahası bu bulanıklık dünyayı da bulandırır.
Ruhunu beslemeyen içindeki karanlığı beslerdi. Yani şeytanını...
Bugünün modern insanı eskinin ilkel insanından daha çaresiz ve yalnızdır. İlkel insan gözle görülmeyen ruhlardan ve hayaletlerden korkarken dahi bir uzlaşının peşinde olmuştur ama bugünün insanı anksiyete ve bağımlılığının pençesine düşmüş, rasyonel aklı onu bölünmenin eşiğine getirmiştir. İlkel insanın da şeytanı olmuştur ama bugün gelişmiş uygarlığın bizlere yüklediği korkular çok daha tehlikeli boyutlardadır. Üstelik bugün bizler şeytanlarımızı kovalamak için tamtam bile çalamıyoruz.
Reklam
Bastırılan her şey varlığını başka bir yerde sürdürür, hiçbir yere kaybolmaz ve ayrı bir kişilik sistemi oluşturur.