Eski yelken ve kürek devri gemiciliğinde, her gemide birkaç
tane talimli maymun bulunurdu. Bunlar, açık denizde gemilerin
direklerinin tâ tepesine tırmanarak korsan gözcülüğü yaparlardı;
gayet keskin olan gözleriyle ufukta bir gemi gördükleri zaman
bağırarak haber verirler, gemiciler de bir korsan çengine hazır bulunurlardı. İstanbulun yelken, halat, makara, kürek, zift, varil,lenger.. Hulâsa bütün gemi teçhizat ve levazımının satıldığı yer
Galatada, iki köprü başı arasındaki saha idi. Gaziköprüsü başında
Sokullu Mehmed Paşa camii Azap kapısı camii civarında da bir sıra
maymuncu dükkânları vardı; tersane gemileri ve sair tüccar
gemileri için talimli maymunlar burada satılırdı. Üçüncü Muradın
hocası Abdülkerim efendi gayet mutaassıp, asabi, her aklına
geleni yapan, Padişah üzerindeki nüfuzuna dayanarak hiç
kimseden korkmayan bir adamdı. Güzel konuşur, camilerde vaaz
ettiği zaman dinleyicileri kendisine meftun ederdi. Bir gün, hoca
efendi bir kitapta Maymun fuhşa âlet olur diye bir bend okumuş,
asabiyetinden ateş kesilmişti; hemen arkasına binlerce insan
toplayarak Azapkapısı çarşısına gitmiş, maymuncu dükkânlarını
basmış, ne kadar maymun varsa yakalatıp biçare hayvanları
oradaki ağaçlara astırarak idam ettirmişti. Halkta pek haklı olarak
bu mutaassıp hocaya "Maymunkeş" lâkabını takmıştı.