Erzâde

adliyede çalışsam da Allah’ım biteviye adalet arıyorum ben de yasalar yasaklarla baba oğul gibi yargılar yanılgılarla el ele senin Ömer’inden bir iz bırakmamışlar kirlenmiş adalet Themis putunun gölgesinde çömdüğüm alıç gölgesini, çimdiğim ırmağı özlüyorum anlatılamaz olanı çağıldamak istiyorum rüzgârın eşliğinde ama işte bir yığın evrak
Reklam
Zihnimizdeki müslüman portresi her zaman ütopik bir karakter olmuştur. Genellikle bu karakterleri hayatın hakiki şartlarının dışında nitelediğimizi farketmeksizin, bitmek bilmeyen bir sitayişle yüceltme gayretine de gireriz. Ona yaklaştıkça ne kadar hasletlerini takdir etsek de, kulluğunun gereği olan nakıs şeyler içimizi acıtmaya başlar. Nakıs noktaları yakıştıramadığımız bu karakterler, tabii olan pürüzleriyle bize artık cazib gelmediği üzere, sukut u hayal hissi galib gelir. Kurguladığımız bu ütopik müslüman portresini hayatın merkezinde konumlandırmak, günah yahut salih amel sahibi olduğunu hatırlamak, belki de uhuvvet üzere korumak istediğimiz umudu mutedil kılacaktır. Eyüb sabrının olmadığını, kuyudaki Yusuf olmadığını hatırlamak, bizim için belki de bir ön uzlaşma sağlayabilir.
Bizden öyle bir din tasavvuru istiyorlar ki; sabitesiz, kuralsız, akidesiz, kaidesiz, aşksız, öfkesiz, köşesiz, hududsuz, amelsiz, cihadsız, isyansız, talepsiz, nizamsız...
Harun Çetin
Harun Çetin

Reader Follow Recommendations

See All
Sulara Serinlik Veren
... Kayıp bir ahaliyiz biz. Buraya gelirken yollara işaret koymaya akıl erdiremedik. Eski bir alışkanlık arıyoruz, üstü örtülmemiş bir iz, bir emare. Bir emare, belki bize hatırlatır, bülbül kafesinden bir göğsümüz olduğunu. Ama hiçbir can alıcı işaret çarpmıyor gözlerimize. Gök çadır olmaktan vazgeçmiş, yer taş kesmiş sanki. Ne yağmur bize merhamet bahşediyor, ne toprağı çatlatan çiğdemle yandaşlık kurabiliyoruz. Ancak birbirimizin kanını akıtarak anlayabiliyoruz canlı olduğumuzu. İnsan oluşumuzla en büyük aşinalığımız bu. Sıcak kana dokununca diyoruz ki, “tamam, demek burası hâlâ dünya! ..” Dünyanın dönüşü başımızı döndürmüyor artık. Çünkü dönüp bakmıyoruz akıp duran bulutlara. Çünkü boynumuz kalın. Ve hiç kimse yüz vermiyor bu tür çocukça oyunlara. Biz dünyayı işvekar bir çengi gibi düşünüyoruz; böyle kuruluyor aramızdaki bağ. Yani biz, birbirimizin teninden yükselen buharı soluyarak çiziyoruz yörüngemizi. Bu sırnaşık rotadan çıkarsak, içimize düşecek kuşkudan ödümüz kopuyor. Ödümüz kopuyor, aşk deyince Hallac’ı anmaktan. Çünkü biz, ancak ayarı bozuk bir altın için yüzüyoruz birbirimizin derisini. ...
Ali Ayçil
Ali Ayçil
Bizim Müslim Gettodan kanlı görüntüler.
Reklam
Kurban kesiminde bir rütbe daha kazanmış olmakla, kanlı ve zaferli bir gün olan bu bayramı da kavurma töreniyle icra etmiş bulunmaktayız. 🤌🏼🫡 Kurban bayramınızı tebrik ederim. Rabbim ibadetlerinizi makbul eylesin. Dualarınıza talibim. 🙂
Alakasız bir şekilde liyakat belirterek birbirimize "hocam" derken, tam olarak neyin ihtisasını yüklemiş oluyoruz muhatabımıza?
Ebû Musa el- eşâri (Ra) dedi ki; "Dünyadan beklentimiz, hüzün veren yorgunluk ve gelecek olan bir fitneden başkası değildir." [Abdullah ibni mübarek |Kitâbu'z-Zühd]
Bir gün Hazret-i Peygamber Efendimizin yanında, kendisine çeşitli sorular soran Kureyşli kadınlar vardır ve sesleri nezâket sınırının biraz ötesine geçerek Allah Rasûlü’nün sesini bastırmaktadır. O esnada Hazret-i Ömer Efendimiz Allah Rasûlünün yanına girebilmek için izin ister. Oradaki hanımlar, Hazret-i Ömer’in içeri girmek için izin istediğini duyunca hemen toparlanırlar, susarlar. Peygamber Efendimiz bu hâle tebessüm eder ve Hazret-i Ömer içeri girince Efendimizin gülümsediğini görür ve hayretle sebebini sorar. Efendimiz durumu izah edince Hazret-i Ömer kadınlara dönerek: "Ey kendilerine yazık edenler! Benden çekiniyorsunuz da Allah Rasûlüʼnden neden çekinmiyorsunuz?!” diyerek onları azarlar. Bunun üzerine o kadınlar: “Sen çok sert ve katısın (bundan dolayı senden korkarız).” derler. Allah Rasûlü Aleyhisselam aralarına girerek: “Ey Ömer, tamam! Allâh’a yemin olsun ki, şeytan seninle karşılaşsa, mutlaka yolunu değiştirir, başka bir yola sapar!” buyurur. (Buhârî, Edeb, 68) 😊
adını söylemeye ne hacet kızım bazı bazı ucunda buz tuttuğum bir yer burası çoğu zaman bir hayret çıkmazı neye şaşırabilirim artık? Ruslar otel kuracakmış uzaya buna mı? nasırlarını kınayla gizleyen kadınlar ölmüş
Reklam
İlmin Kapısı Hz. Ali r.anh buyurdular ki; “Hak kişilerle bilinmez, kişiler hak ile bilinirler. Hakkı bil ki, az da olsa çok da olsa onun ehlini bilesin; batılı bil ki, az da olsa çok da olsa onun ehlini bilesin.”
132 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.