Sağlığım açısından herşey iyiye gidiyor ancak moralim bozuk. Merak ediyorum acaba fenaya ve bekaya ulaşabilecek miyim? Sade­ce onbeş gün daha! Ama Rahmet her an gelebilir, çünkü O "herşeyi yapacak güçtedir". Güvenimi yitirmemeliyim. Allah ümitsizleri sev­mez, demişti Şeyh ve eklemişti Ümit ve korku, çabanın kanatlandır. Şüphe ve çaresizlik günahları, pusuda bekliyorlar. Mürşid'imi bir da­ha görüp göremeyeceğimi merak ediyorum.
...korku ve ümitsizlik saracak yüreğini, ağlayacaksın. İşte o zaman beni düşüneceksin.
Reklam
Salik için korku ve ümit arasında salınmak, aramanın (ve ola ki bulmanın) koşuludur.
📚Ibni hacer el- Askalânî dedi ki : ZİKİR YEDİ ÇEŞİTTİR. 💎Gözlerin zikri: Ağlamakla olur. 💎Kulakların zikri: Dinlemekle olur. 💎Dilin zikri: Allah'ı övmekle olur. 💎 Ellerin zikri: Allah için harcamakla olur. 💎 Bedenin zikri: Allah'a bağlılıkla olur. 💎Kalbin zikri: Korku ve ümit ile olur. 💎Ruhun zikri: Teslimiyet ve Rıza ile olur. Fethu'l- Bârî ( 11/209)
Tanıdık geldi mi?
"Korku ile acının derinleştirdiği anlayışlı gözler, yaşlarına nispetle ağır tecrübelerin kırıştırdığı ve soldurduğu mânâlı yüzler, tahammülün düşürdüğü başlar ve ümit..."
Mümine yaraşan tavır ise korku ile ümit arasında olmaktır. Mümin, Allah Teâlâ’nın rahmetinden ümitvar olmalı, rahmetten asla ümit kesmemelidir. Aynen şu ayet-i kerimede buyrulduğu gibi: “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin!” (Zümer, 53). Mümin, çirkin fiillerini terk ederek Allah’a ibadet eder ve onlardan dolayı tevbe ederek Allah’a yönelir.
Reklam
Yalnız içimde garip bir korku var. Sana tüm alışmaktan değil. Seni kendime alıştırmaktan korkuyorum. Bir gün sana şimdi verdiklerimden daha güzelini, daha değerlisini verememekten korkuyorum. Bir gün ansızın ölmekten ve seni bana olan alışkanlığınla yapayalnız bırakmaktan korkuyorum. Oysaki her zaman ve günün her saatinde yanında olmalıyım senin. Bana alışmış olmaktan pişmanlık duyacağın bir dakikan bile olmamalı. Bütün zamanlarını zamanlarımla karıştırıp emsalsiz bir zaman bileşiminde yaşatmalıyım seni. Uykularda bile aynı rüyayı görmeliyiz. Her şeyin ve her zevkin yarısı senin olmalı, yarısı benim.
"cehennemden korkmak Allah’tan korkmak değildi. Çünkü... "
Yıllarca hep Allah’tan korkuyoruz bahanesiyle cehennem ile korkuttular. Halbuki cehennemden korkmak Allah’tan korkmak değildi. Çünkü en nihayetinde yine cehennemden korkmak; “yaratılan” bir şey den korkmaktı! Cennette yaratıktı, insan da… Ancak yaratılmışların en şereflisi (Eşref-i Mahlukat) “insan”dır buyruluyor. O zaman biz yaratılmış hiçbir
Buhari, İbni Mesud'un şöyle dediğini rivâyet eder: "Biz âyetleri bereket kabul ederdik. Siz ise korku kaynağı kabul ediyorsunuz." Sonra dedi ki: "Ben Resulullah (s.a.v.)'in parmaklarının arasından suların fışkırdığını gördüm. O yemek yerken, yemeklerin tesbih yaptıklarını işitirdik. İnsanların avam tabakasına azap ve korkutma âyetlerinden başkası fayda vermez. Has tabaka ise (yani sahabîler) bereket dolu manaları görürler. Velhasıl has tabaka sevgi ve ümit yolunda yürür, avam tabaka ise ancak korkutulmak ve zorla boyun eğdirilmek suretiyle doğru yola girerler.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.