Yaşlanıyorum ! Zülüflerim eskisi kadar gösterişli değil , Gözlerimin eskisi gibi feride kalmadı , Artık eskisi gibi güzel rüyalar görmüyorum, Hayatımı sakarlıklar üzerine yaşıyorum, Kalbim biraz daha olgunlaştı , Aklım biraz daha düşünceli , Unutamıyorum kötü günleri Söylesene hiçbirşeyi takmayan karınca nasıl unutulur düşünmek ?
Şu yalnızlık çıkmazında önümde niye sen varsın Niye her şey bir anda kayıyor sen kayıyorsun Kalbim niçin bu kadar yabancı sen niye yoksun Bir sam yüklü geceleri içimden atamıyorum Niye bunları bir anda unutamıyorum Hadi tut elimden gök gibi ölü kadar yalnızım.
Reklam
"Seni unutmak için yaşadıklarımı, yaşadığım şeyi unutmak için de seni hatırlıyorum. Ama mümkün değil, hiçbirini unutamıyorum."
Sen unuttun fakat unutulmadın. Bense unutulduğu­mu biliyor, fakat unutamıyorum. İnan, unutabildiğim gün seni yeniden ve daha çok sevmeye başlayacağım.
İnsanların ahmaklıklarını, kötülüklerini gereğince çabuk unutamıyorum ya da bana yönelik kabalıklarını. Kimse duygularımı kolay kolay kışkırtamaz. Yaradılışım için kinci diyebiliriz belki... Birinden bir kez soğuyunca ilelebet soğurum.
İnsanların ahmaklıklarını, kötülüklerini gereğince çabuk unutamıyorum ya da bana yönelik kabalıklarını. Kimse duygularımı kolay kolay kışkırtamaz. Yaradılışım için kinci diyebiliriz belki... Birinden bir kez soğuyunca ilelebet soğurum.
Sayfa 61
Reklam
kâbus zamanında düşünülmemiş bir düşüncenin kâbusu, her gece gelip beni buluyor, onu unutamıyorum. Peki düşünemediğim nedir. Bana bu soruyu sormaya hakkın olmadığı gibi, benim de sana verecek cevabım yok.
O an çok korkmuştum, hiç unutamıyorum. Ben bu adamla nasıl geçinirim, beni döver mi diye sabaha kadar uyuyamadım.
Sayfa 31 - Alaska YayınlarıKitabı okudu
Bulunduğumuz kasaba civarında bir köy vardı. Arasıra atlarla bu köye gezmeğe giderdik. Köyde 102 yaşında bir Kürt tanımıştık. Köye her gidişimizde birkaç saat ihtiyar dostumuzun yanında geçirirdik. Bir aralık 15 gün kadar köye gitmemiştik. Dostumuzu adeta göreceğimiz gelmişti. Atlarımıza bindik ve köyün yolunu tuttuk. Köye vardığımızda doğruca
Sayfa 98 - 99 Avesta yayınevi
[I. Orospu (Putania, İspanyolca) Orospular bir ağızdan karmakarışık şarkı söylüyorlar. "-Biliyor musun? Unutamıyorum onu. Kendisi kantar idaresinde çalışırdı, beni güldürmek için şeyiyle beni kaldırırdı. Kıçıyla da, osurarak şarkı söylerdi. Üzerimden indikten sonra." -Kim bilir belki de içine tükürmenin acısı geçsin diyedir. Başka bir kadın; - "Dedi gibi geldi bana" - "Amcıklar vergi ödemezler canikom"] BIRAKIN, YIKAYIM KENDİMİ DE GENÇLERE YOL OLSUN! Kilidi açmak! Siktiğimin! Sulu sik! Sikindirik! (Kınaçiçeği de bando şefini oynuyor.) Ayasofya önünde çatılmış bir darağacı sabah erkenden. Bir Cankurtaran İlkokulu sınıf öğretmenleriyle birlikte, belki 4.sınıftı, belki de 5.sınıf, Yurttaşlık bilgisi uygulaması için üç ayağın önündeydik. Yavrukurtlar da kepleriyle en öndeydiler. "-Hişt itiş kakış yok! Hadi bakayım!" Nedense kalemtraşlar, iletkeler, gönyeler ve yuvarlak silgiler de yanlarına alınmıştı. -Silgiler, silerken silinirler de, biliyor musun? Aman dikkat et!
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.