Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Ayrıca kendini kandırma Dorian. Yaşamımızı özgür irademizle, karar vererek yönlendiremiyoruz. Yaşam denilen şey kendisi sinirlerle, dokularla, hücrelerle ilgili bir şeydir; düşünceler bu hücrelere gizlenir, arzular buralarda konuşlanıp hayaller kurar. Sen kendini güvende hissedebilir­sin, gücünün kuvvetinin yerinde olduğunu zannedebilirsin. Fakat bir odada ya da gökyüzünde tamamen tesadüfen gö­züne çarpan bir renk tonu, ya da bir zamanlar sevdiğin bir parfümün kokusu derinlerde gizli saklı anıları getirip önüne koyar. Çoktan unutulmuş bir şiirin aniden karşına çıkan bir dizesi, epeydir çalmadığın bir müziğin ezgisi; yaşamımız bu tür şeylere bağlıdır Dorian. Browning bununla ilgili yazmış­ tı; duyu organlarımız bizim yerimize hayal eder. An gelir be­ yaz bir leylağın kokusu burnuma çarpar ve ben hayatımda geçirdiğim en tuhaf ayı yeniden yaşamak zorunda kalırım. Keşke seninle yer değiştirebilsem Dorian. İnsanlar belki ikimizi de çok kınadı ama sana her zaman taptılar. Hep de tapacaklar. Sen, çağımızın hep aradığı ama bulduğunda da korktuğu insan tipisin. Resim, heykel gibi şeyler yapmadı­ ğın, kendin dışında bir şey üretmediğin için çok mutluyum. Senin sanatın yaşamın oldu. Sen kendi kendini besteledin; yaşadığın günler senin sonelerindir. "
Sayfa 249Kitabı okudu
Ejderhanın İlahisi Türküsü dökülürken ağzından, göklerin yağmuru, gözyaşı gibi, işitin bilgeyi, yılların ve Ejderha Mızrağı'nın Yüce Söylenceleri'nden unutulmuş öykülerin tozunu temizlerken. Çünkü hatıraların ve sözün ötesindeki derin çağlarda dünyanın o ilk nazarında üç ay, yükselirken ormanın bağrından ejderhalar, korkunç ve kocaman,
Reklam
Bir yazar büyük ölçüde okunmak için yazar (tersini söyleyenlere hayran olalım ama inanmayalım). Gene de, yazar, bizde, gittikçe artan bir biçimde, okunmamaktan başka bir şey olmayan şu son kutsanmayı elde etmek için yazıyor. Gerçekten de, çok satışlı basınımızda çarpıcı bir yazının konusunu sağlayabildikten sonra, adını bilip hakkında yazılacakları okumakla yetinerek kendisini hiçbir zaman okumayacak olan çok sayıda insan tarafından tanınmayı iyice güvenceye almış demektir. Bundan böyle olduğu şey olarak değil, işi başından aşkın bir gazetecinin verdiği imgeye göre tanınmış (ve unutulmuş) olacaktır. Demek ki, yazın alanında bir ad edinmek için kitaplar yazmak zorunlu değil artık. Akşam basınının sözünü ettiği bir kitap yazmış diye bilinmek yeter, bundan böyle bunun üstüne yatabilirsiniz. İster büyük olsun, ister küçük, bu ün haksız kazanılmış bir ün olacaktır kuşkusuz. Ama ne yaparsınız? Bu rahatsızlığın iyi gelebileceğini düşünelim, daha iyi.
Sayfa 32 - CAN YayınlarıKitabı okudu
Unutulmuş Bir Yaz İçin
Hoyrat sevinçlerle sularında yüzülen olağan duygularla yüreği örten bir aşktan geriye suskunluk kalır.
Yazın usulca çekildiği sahilleri, ters çevrildiği için yüzü asılan tahta sandalyeleri, yalnızlığa katlanan plaj şemsiyelerini, bir şişenin üstünde usulca terleyen su damlasını, hafif üzüntülü yaz şarkılarını, hafif kederli yaz aşklarını, hafif solgun yaz akşamlarını, kumlarda bırakılan mavi ruhları, yazlıkların sıkılanan kapılarını, giden otomobillerin arkasından bakakalan yazlık kedilerin hüznünü, yollara bırakılmış köpeklerin kederini, bağında unutulmuş son bir üzüm salkımının yalnızlığını ve nedense bu yazın çok çabuk geçtiğini ve nedense yeni yazların geçen yazlar gibi olmadığını, olmayacağını, o yazların geçtiğini, aslında "geçen yaz" diye bir şeyin hiç olmadığını... söylemek neye yarar? Artık: Yaz bitti!
Sayfa 159Kitabı okudu
_Biz kimiz? Nereden gelip, nereye gidiyoruz? _Biz insanlar, bir kapının önüne bırakılmış yeni doğan bebekleriz. Sepetlerimize bebeklerin kim olduğuna, nereden geldiğine dair ya da atalarının kimler olduğuna dair bir not da iliştirilmemiş. Bu yetim bebeklerin sicilini öğrenmeyi özlemle bekliyoruz. Pek çok kültür sürekli olarak ebeveynlerimizle
Reklam
gözleri aşkın ve ayrılığın anayurduydu. buğusunu güzel sözlerin emdiği uzun bir günbatımıydı ağzı. bu yüzden bir sızıydı herkesin içinde. başını kaldıran da eğen de aynı umutsuz uzaklıkla dururdu. gülüşü, dağılmış orduları önce toparlar, sonra yeni bir yenilgiye sürerdi. ben, kalbim ağzıma kadar büyümüş, köküne su yürüyen ağaç yaprakları gibi
Sayfa 100 - Kırmızı Kedi Yayınevi / 19. Basım
Yalnız bir opera
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim imrendiğin, öfkelendiğin kızdığın, ya da kıskandığın diyelim yani yaşamışlık sandığın Geçmişim dile dökülmeyenin tenhalığında kaçırılan bakışlarda gündeliğin başıboş
Semûd
Şahmerdanlar gömmektedir şimdi aşkımızın göğsüne yadırgı hüzünleri kaypak bir çamur olan mayamız kinle bereketlenmektedir. Uyuyan bebekleriyle üşüyen köpeklerini bir yana bırakıp
Sayfa 104 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
103 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.