Akıl, başta varken tahammül kolay,
Akıl öfkeliyken, akıl bitti say!
Hucüm etse öfken eratlar ile,
Ne insaf ne din, takva yoktur bile!
Bu türden de şeytan, ne bilsin felek;
Bu halden de ürkmüş, ne yapsın melek?
Ama aşk, bir cenin gibi bedenin karanlıklarında acıyla dönüp durmaktan kurtulduğu, nefes ve dudak aracılığıyla kendini zikir ve itiraf edebildiği zaman gerçek aşktı. Bu duygu çok ısrarcı olursa, bir an gelir İlmek ilmek dokunmuş tırtıl yuvasını deler, yükseklerden en derinlere doğru yuvarlanır ve ürkmüş yüreğe var gücüyle çarpardı.
Venedik Kulesi ve eski İstanbul içindeki Babıali Kulesi'nden ise geceli gündüzlü rengarenk küçük bayrak ve fenerler şeklindeki yangın sinyalleri kesilmiyordu. İnsanlar devasa yığınlar halinde ürkmüş fareler gibi mahalleden mahalleye koşuşturuyor ve korkunç koleranın ardından Tanrı'nın ateş cezasından kurtuluş arıyorlardı.
"Yılmış adam Allahın makbul kulu değildir," dedi. "Yılmış, korkmuş, ürkmüş insan kadar kötü bir mahluk halketmemiştir yaradan. Dünyada cehennemden hiç çıkmayacak, ebedi yanacak yaratık, yılmış adamdır. Allahın en edna kulu korkmuş adamdır, korkmuş adam insanlığın yüz karasıdır."