Felsefi ve mantıksal tartışmalar yapma gereği duymuyorum. Nasıl yaşamak istediğimizin akıl ve mantıkla ilgili ama aynı zamanda bunları aşan bir konu olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir otoritenin bana ne yapacağımı söylemesini istemiyorum. Davranışımın özellikle tehdit ve güç yoluyla değiştirilmesini istemiyorum. Doğam gereği otoriteden ve benim
Sanırım bir açıklama yapmam gerekiyor; artık Marksist değilim. Neden Marksist olmadığımı anlatan bir yazı yazarak düşüncelerimi ve deneyimlerimi paylaşacağım. Ama mesele şu ki ben artık sosyalist değilim.
"Okuryazarım, kitap okurum.. Çok düşünürüm.. Kafama saplanan düşünceler yüzünden sabaha dek uyku girmez gözüme. Ne oluyor sanki? Düşünmesem, boş yere acı çekiyorum; düşünsem, yine aynı." -
"Beni bu toplumla savaşmaya zorlayan şey, elbette, adaletsizliğe karşı öfke, özgürlük tutkusu ve insan ruhunu (güzelliğini, yaratıcılığını ve dünyayı geliştirmek için gizli kapasitesini) devam ettirme ve büyütme sorumluluğudur.
İnsanlık için değerli olan her şeyi aşındıran, insanlık deneyiminde güzel ve asil olan her şeyi yavaş yavaş tüketen akıldışı bir toplumla uzlaşmak istemiyorum.
Kapitalizm bizi yiyip bitiriyor. Günlük hayatin moleküler seviyesinde; bizi daha da kötüleştiriyor ve insanları, bildikleri şeylerin (ya da en azından bir zamanlar bildikleri şeylerin) neden yanliş olduğuna inanmaları ve değersizleştirici ve insanlıktan çıkarıcı (dehumanizing) şeyleri yapmaları için son derece çirkin rasyonelleştirmeler yapmaya zorluyor.
Kapitalizme karşı mücadele ettiğimizde, gerçekten kendi insanlığımızdan uzaklaşmamıza (dehumanization) karşı mücadele ediyoruz ve bunun tam olarak farkına vardığımızda, sisteme boyun eğme tehlikesine karşı direncimiz güçleniyor. Devrimciler olarak sadece daha iyi bir toplum için değil, insanlığımız için de savaşıyoruz." -
Yazmak zorunda hissettim, lütfen takip etmeyi bıraktığınızda beni takip edenler kısmından çıkarın. Kara kaşınıza, gözlerinize aşık olduğumdan değil, nitelikli okuyucuları takip etmeye özen gösteriyorum.