ANNEYİ ÖLDÜRMEK SURETİYLE KARISINA DERS VERMEK
Qingshan komününde dört kişilik bir aile yaşıyordu: Anne Wang, oğul Wang, karısı Tarçın Çiçeği ve küçük oğulları. Bay Wang, bölgenin tarım makineleri fabrikasında çalışıyordu. Anne Wang ile gelini Tarçın çiçeği arasındaki ilişkiler, havadaki pozitif ve negatif elektrik yükleri arasındaki ilişkiye benziyordu. Bir araya geldiklerinde şimşekler
Çekim kimyasının, bizi nasıl genetik açıdan farklı ama uyumlu olana çektiğini; böylece bizi, çocuğumuza genetik ba­hislerde yardımcı olmamızı sağlayacak şekilde eşlediğini hatırlayın. Şimdi bunu, cinsellik ve orgazmın yeni bir partner­le, yalnızca aile bireylerine karşı hissedebileceğiniz türden bir bağ kurmaya yaraması kavramıyla birleştirin. Göreceksiniz ki, kombinasyonun ürettiği sonuç, bize hayatın tüm zorluklarıy­la başa çıkarken, çocuk sahibi olmamız ve onu yetiştirmemiz için en iyi şansı sağlayacaktır. Devamlı ilk genetik partnerimizi aramamız bizi izole ederdi, oysa ikili bağlanma yeni bir aile kurabilmemize yardımcı olur. Hem de bu yalnızca hayatta kal­mamıza ve ürememize yardımcı olmakla kalmaz, ayrıca süreci de çok daha hoş kılar.
Reklam
Çocuğunuz; – Varsın, bir çivi bile çakamasın ama dersleri iyi olsun. – Varsın omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın ama matematiği düzgün olsun. – Varsın evin çalan telefonuna cevap veremesin ama notları yüksek olsun. – Varsın eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın ama fen lisesine gitmiş olsun. – Varsın ağlayan bir çocuk görünce
Doğa
Doğa sever ise içsel ve dışsal duyuları hala birbiriyle uyumlu, yetişkinlik çağında bile çocuk ruhunu koruyabilmiş kişidir.
Sayfa 20 - Heretik yayınları 2023Kitabı okudu
Sevgili Çocuk, Annen, baban, öğretmenin, herkes ama herkes hata yapabilir. Kimi zaman, bu hatayı sana karşı yapabilir, seni yanlış yönlendirebilirler. Sana gösterdikleri yol, doğru yol olmayabilir. Evet, herkes ama herkes hata yapabilir; ama bu, içlerindeki o sese uymadıkları içindir. Biri sana içindeki sesle uyumlu olmayan bir şey söylediğinde hep bunu hatırla. İçindeki sesin bir türlü kabul edemediği bir şey, doğru olamaz.
Deneklere sorulan bu üç ikilemin her birinde, varsayımsal eylemin ahlaki açıdan "zorunlu", "hoş görülebilir" ya da "yasak olması”seçeneklerinden birini seçmeleri istendi. Bu üç ikilem şunlardı: 1. Denise'in ikilemi. İnsanların yüzde doksanı, beş kişiyi kurtarmak için bir kişinin hayatını feda ederek vagonun yönünü değiştirmenin hoş görülebilir olduğunu söyledi. 2. Bir gölde boğulmak üzere olan bir çocuk gördünüz ve etrafta sizden başka yardım edecek kimse yok. Çocuğu kurtarabilirsiniz ancak bunu yaptığınızda pantolonunuz berbat olacak. İnsanların yüzde doksan yedisi çocuğu kurtarmanızın zorunlu olduğunu söyledi (şaşılacak biçimde geriye kalan yüzde üç pantolonlarını korumanın daha önemli olduğunu söyledi). 3. Yukarıda tanımlanan organ nakli ikilemi. Deneklerin yüzde doksan yedisi bekleme odasında oturan sağlıklı adamı yakalayıp organları için onu öldürerek, organ nakli için bekleyen beş kişiyi kurtarmanın, ahlaken yasak olduğunda hemfikir oldu. Hauser'in ve Singer'in çalışmasının ana sonucu, bu tür kararlar alınmasında dindar kişilerle ateistler arasında anlamlı bir istatistiksel fark olmadığıydı. Bu sonuç benim ve diğer birçok kişinin benimsediği, iyi ya da kötü birisi olmak için Tanrıya ihtiyacımız yoktur şeklindeki görüşle uyumlu görünüyor.
Reklam
Anne-Baba Tutumu
Diyebiliriz ki: anne-babanın kişilik yapısı ve tutumu aile içerisindeki atmosferle beraber çocuğun gelişimi üzerinde etkili olmaktadır. Anne-baba çocukla sıcak bir ilişki kurarak, çocuğu kabul edici bir tutum benimsiyorsa çocuğun sorumluluk sahibi ve kendini denetleyebilir bir tavır kazanmasında destekleyici olur. Oysa ebeveynin sürekli reddedici bir tutumu varsa bunun sonucunda çocuk da saldırgan tavırlar sergileyebilir. Diğer bir açıdan aşırı denetim sahibi anne-babaların çocukları uyumlu davranışlar sergilemekle beraber bağımlılık özelliklerine sahip çocuklar olarak yetişebilirler. Her şeye izin veren anne-babaların çocukları ise atılgan olmakla beraber sınır ihlallerinde bulunan çocuklar olarak yetişebilirler. Dolayislyla sağlıklı bir anne-baba ve çocuk ilişkisinde en önemi unsur dengeyi kurabilmektir
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
472 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 4 hours
Suçlu Kim?
Şebnem... Öyle bir ağırlık bıraktın ki bende, ne zaman atabilirim bilemiyorum. Üçleme kitabın ikincisi olan Yeşil Peri Gecesi Şebnem'in Phoenix dergisine nasıl kapak kızı olduğunu ve öncesi-sonrasını anlatıyor. Okurken Şebnem'e çok üzüldüğümü, yaşadıklarının ruhumu sıktığını söyleyebilirim. Fakat şunu da söylemeden edemeyeceğim ki; bu üzüntü daha çok çocuk Şebnem'in yaşadıklarına olan bir his. Yoksa büyüyüp olgunlaştıktan sonra yaşadıklarında, hayatında yaptığı seçimler ve bunların doğurduğu sonuçlar da yadsınamaz. Hayatımıza giren insanlar, onları tanıdıktan ve uyumlu olmadığımızın ayırdına vardıktan sonra hala hayatımızda tutup, tutmamamız bizimle ilgili bir çıkmaz bence. O yüzden hem üzülerek, hem kızarak okudum. Hem de her bir karaktere. Fakat iyi ki de okudum dediğim bir kitap. Sırada Osman var, son kitap. Ama ona sanırım hemen başlamayacağım
Yeşil Peri Gecesi
Yeşil Peri GecesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 20207.2k okunma
ERKEK TİPOLOJİLERİ Kişilik sorunu, otuz yıllık mücadele tarihimizin en temel sorunu olarak süregelmiştir. Kürt toplumsal gerçekliğinin karmaşıklığı, dış güçlerin baskıcı-asimile yöntemleri ile ortaya çıkan kişilik gerçekle- ri, her boyutuyla içinde bulunduğu çıkmazı derinleştirmiştir. Kürtlük bilincinin kişiliklere parçalı yansıması, ağırlıkta da
Reklam
Güzel oldu diye düşündü, hafif bir pişmanlıkla. Çünkü onun gördüklerini hiç kimse, ne görebilecek, ne de anlayabilecekti. Bu duyguya alışmıştı. Hayatı boyunca bunu tecrübe etmişti; ne var ki geçmişte, bu durum sanki onun hatasıymışçasına telafi etmeye uğraşmıştı. Uyumlu davranmış, ödün vermiş, babasının, öğretmenlerinin ve yaşıtlarının onayını alabilmek için çabalamıştı.
416 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 10 days
Kırık Hayatlar, Halid Ziya Uşaklıgil'in Servet-i Fünun döneminde yazdığı son romanıdır. Eser ilk olarak 1901 yılında Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilmeye başlanmış fakat sansüre uğradığı için tamamlanmamış ve 1902 yılında tefrika yarıda kalmış. Daha sonra 1922 yılında Vakit Gazetesinde tekrar baştan tefrika ediliyor ve 1924 yılında da
Kırık Hayatlar
Kırık HayatlarHalid Ziya Uşaklıgil · Özgür Yayınları · 20161,587 okunma
1,335 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.