Anlatıcı birinci kişi. Kahraman bakış açısıyla yazılmış. Eserin anlatıcısı romanın başlarında bir çocuk ve zamanla yetişkin biri oluyor. Tabiki süreç içerisinde düşünceleri ve hayata bakış açısı da değişiyor. Ancak değişmeyen biri var o da Fahim Bey adlı başkahramanımız. Roman aslında baştan sona kadar anlatıcı tarafından Fahim Bey’i ve onun
Toplum olarak bazı genellemelerin kurbanıyız. Ne mi bunlar? Mesela hırçın, kavgacı bir çocuk bize ailenin de böyle olduğunu hissettirebilir. Ya da abisi/ablası uyumlu bir çocuğun ebeveyni ‘bu niye böyle abisi/ablası hiç böyle değildi’ diyerek yakınabilir. İki çocuğu kıyaslar, aynı anne babadan diye aynı olmasını isteriz. Olamaz!
Çünkü mizaçları farklıdır. Ne demişler ‘beş parmağın beşi de bir değil’ değil mi? İşte bu yüzden kimse istediğimiz kalıba uyum sağlayamaz. Su bile döküldüğü kabın şeklini alır ama su olduğu gerçeği değişmez. Buz da olsa sudur, buhar da olsa sudur.
.
Kitap 6 ana bölümden oluşuyor ve 6. bölümü gereğinden fazla uzun, sıkıcı buldum. Burç yorumu okur gibi hissettim. Ebeveynlik kitaplarının bu kadar kalıp cümlelerle yazılmasını sevmiyorum. Bunun dışında rahatsız eden bir şey yoktu. Aksine faydalı bulduğum yerler çok oldu. En azından artık çocuğum aşırılık yaptığında ‘mizacı böyle’ diyebileceğim.
.
Çok güzel bir soru vardı kitapta bunu sizlerle de paylaşmak isterim.
‘Bir bardağı duvara atınca ne olur?’
Cevabımız aslında bizim tutumumuz. Yanlış tutuma sahip olduğumu bu sorudan sonra anladım.
Herkese tavsiye edemem kitabı çünkü ben konu ile ilgili kitapları sevdiğim halde mizaç türleri bölümünde sıkıldım. Bu yüzden ilgilisinin bilgisine diyorum :)
.
Mutlu günler.
Filmde Snape rolünü Alan Rickman (ilk filmde yaşı:55) oynadığı için Lily - James Potter normalde öldüklerinde 21 yaşında olmalarına rağmen Snape ile uyumlu olsun diye 30 yaşlarında oyuncular canlandırmış.
Harry'nin ailesinin 21 yaşında ölmesi gibi kitapta bahsedilen şeyler bu hikayenin çocuk romanı olmadığını, aslında trajedik bir hikaye olduğu gösteren onlarca şeyden sadece bir tanesi. İlk iki kitabın film adaptasyonu büyük ölçüde benzerlik gösterse de sonradan kitaplar çok kalınlaşıyor ama filmler uzamıyor. Bu yüzden de filmlere eklenmeyen çok fazla şey var. Sadece yaşanan olayları değil Harry'nin düşüncelerini de okuduğumuz için kendinizi olayların çok daha içinde hissediceksiniz.
Eğer ilginiz varsa, bütün filmleri izlemiş veya 20lerinizde olsanız bile hiç zaman kaybetmeden alıp okumaya başlayın. Kesinlikle pişman olmazsınız.
Sosyoloji okumaları yaparken Toplum ve Eğitim konusunda Ivan Illich'in makalelerine denk geldim. Ve bende büyük bir merak uyandırdı. 1971 tarihli bu kitapta Latin Amerika'daki ve ABD'deki tecrübeler ışığında zorunlu eğitim kavramı eleştiriliyor. Okulsuz bir toplumun kulağa ütopik geldiğini düşünebilirsiniz. Ama sanayi devrimine kadar çocuklar
Ne olursa olsun o büyük ölçüde erkeklerin ve kadınların ilgili çevrede nasıl değerlendirildiklerine bağlıdır. Bu açıdan her zaman baskın olan bir ruhsal tutum buluruz ve çocuk bu tutumla kapsamlı bir şekilde uyumlu olarak bir erkeğin veya bir kadının rolünü üstlenmeye çalışacaktır.
Şımartılmış ve diğerlerinden pek çok şey alan bir durumdaki çocuk hiçbir zaman kendi gücünü kendine ispatlayamaz. Onun deneyimleriyle uyumlu olarak kendisine koyduğu hedef ailenin merkezinde, ilgi ve hizmetin odağına olmaktır.