"Oldukça istikrarsız olduğumu düşünüyorsun, değil mi?" "Hayır. Herkesin öyle olduğunu düşünüyorum, buradakilerin ve başka yerde olanların, uyumsuzluk yaşıyoruz. Bazıları fazla, bazıları daha az, düzenli olmak için çaba sarf ediyoruz, yeniden başlamak için, ilişkilerimizde, anılarımızda duygularımızı biraz olsun düzene koymak için. Ama kaos yaşamamaya dikkat edemiyoruz. Ve kaos da her seferinde yeniden düşüşte daha da karmaşık oluyor."
"Çok büyük bir uyum durumunda bile insanları birbirlerinden uzak tutan, aralarında geçici olsa da bir uyumsuzluk üreten şey, o anki ruh hallerinin farklılığıdır; bu ruh hali hemen hemen her insanda, o anki konumuna, uğraşısına, bedensel durumuna, o anki düşünce akışına göre vb. başka başkadır. En uyumlu kişiler arasında bile, bu yüzden uyumsuzluklar ortaya çıkar." open.spotify.com/track/3atTozoKj... Child from Nowhere, Jimmie Spheeris
Reklam
Ben ki çağ dışı bir uyumsuzluk delisi, Kendi ipimi belki kendim çekerim. Gölgeme dadanmış bir tuhaf güz kedisi, Her yere peşimden onu da sürüklerim.
–Hangi evrede olduğunuzu düşünüyorsunuz? –“Bana kalırsa uyum içindeyim ama başkaları uyumsuzluk olarak görüyor."
"Müzikte ahengin kulağa hoş gelebilmesi için öncesinde ahenksizlik olmalıymış. Bu sebeple müzikte ahenk ve ahenksizliğin bir arada var olması gerekiyormuş. Yaşamımızın da müzik gibi olduğunu söylüyor. Uyumdan önce uyumsuzluk olduğu için hayatlarımızın güzelliğini hissedebiliyormuşuz."
Sayfa 102Kitabı okudu
Başkalarından zaman dilenen ve kendilerinden rica edilen bu şeyi vermeye gönülden razı olan insanlar görünce hep şaşırırım, iki taraf da zaman istenmesine odaklanır ama ikisi de zamanın kendisine odaklanmaz, sanki hiçbir şey istenmiyor veya hiçbir şey verilmiyor. Yaşamdaki en değerli şeyle alay ediliyor, ancak ona karşı körler, zira o tahayyül edilemediği için görünmeyen bir şeydir, dolayı­sıyla en değersiz şey sanılıyor, hatta onlara göre zamanın neredeyse hiçbir değeri yoktur. İnsanlar yıllık gelirlere ve armağanlara aşırı değer veriyor, tüm çaba, emek ve dikkatleriyle onlara odaklanıyor. Kimse zamana değer vermiyor, onu bedavaymış gibi, müsrifçe kullanıyorlar. Oysa aynı kişilere hastalandıkları zaman bak, ölüm tehlikesi yanlarına kadar gelince hekimlerin dizlerine yapışıyor, ölüm cezasın­dan korkunca, yaşayabilmek için, hazırlığını yaptıkları her şeyi bırakıyorlar. Onların duygularında çok büyük bir uyumsuzluk var. Ancak geçen yıllar gibi gelecekteki yıllar da gözlerinin önüne serilebilse ne kadar az yılları kaldığını gördüklerinde nasıl korkuya kapılır ve nasıl da çekinirler! Kaldı ki, sınırları belli, ayrıca az miktarda olan bir şeyi idareli kullanman kolaydır, ne zaman tükeneceğini bilmediğin bir şeyi daha dikkatli koruman gerekir.
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.