Erbab-ı mütalaanın muhayyilesini fütuhat dairesiyle tevsi eden bir roman…
Doğu vs Batı
“Kendini beğenmiş Batı’nın ilim sevdası bu dünyayla sınırlıdır; görünür olanla yetinir, aynaya yansıyanla ilgilenir.
Oysa Doğu’ya bu dünya yetmez; aynaları kırarak, ardındaki alemi görür…”
Sayfa 83Kitabı okudu
Yaşamak, ademoğlunun gönlü olsun diye var edilmiş bir teferruattır.
Sayfa 232Kitabı okudu
İstanbul hiç sevilmez mi?
"Bu şehrin dört düşmanı vardır; tevatür, yangın, veba ve fitne. Dördü de bulaşıcıdır, bilirsin. Biri ruha, diğeri haneye, öteki bedene, sonuncusu da devlete musallat olur ki en fenası budur..
Seni hangi şehir yutarsa, yuvan orasıdır.
İşte İstanbul'un karnında sessiz sedasız yaşamaya, beni kemiren ve benimle beslenen bu şehre aşık olmaya böyle başladım. Sonra da dönmek gelmedi içimden…”
Sayfa 138Kitabı okudu
Uşşak/Aşıklar Makamı
“Uşşak Makamıdır bu çalan, göçebe ruhların sesidir. Tınıları su tabiatı barındırır. Dinleyenin içine su misali akar, bazen çağıldar hatta. Gün batımında dinlemelidir, kalp ve dikriz ağrılarına iyi gelir. Ayrıca sevdiğine kavuşamayanlar ve gönül yorgunluğuna tutulanlar için birebirdir. Zaten adı üstünde Uşşak yani ‘Aşıklar Makamı...”
Sayfa 147Kitabı okudu
Nihavend makamı
“Dinlediğin şarkının türü, dünyayı idrak biçimini de tespit eder. Misal bu… Nihavend Makamıdır. Bel, boyun, uyluk ağrılarına iyi gelir. Sabırsız, tez canlı ruhların musikisidir. Yürek çarpıntısını tanzim eder, gönlü okşayıp sakinleştirir. Ayrılık ateşiyle kavrulanlara şifa bahşeder. Anlaşılma açlığı çekenler için biçilmiş kaftandır. Ateş tabiatlıdır…”
Sayfa 149Kitabı okudu