Desem Ki... (1940)
Günlerden sonra bir gün, Şayet sesimi farkedemezsen, Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden, Bil ki ölmüşüm. Fakat yine üzülme, müsterih ol; Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ölüm Eşiği Deneyimleri Pilotların hava muharebesi manevralarında bilinç kaybına uğrayabileceği çekim kuvveti ivmesine ulaşabilen güçlü jet uçaklarının devreye girmesinden beri, ABD Hava ve Deniz Kuvvetleri çekim kuvvetinin yol açtığı bilinç kaybıyla başa çıkmak üzere özel uçuş giysilerini ve santrifüjlerde eğitimi de kapsayan bir dizi çalışma
Sayfa 168 - 169 - PdfKitabı okudu
Reklam
_Kadın olsam hayat kadını olurdum. _Bir çiçeğe konan kelebek olmaktansa, bir boka konan sinek olmayı tercih ederim. _Kelebeklerin ve arıların arzuladığı bir çiçek olmak varken, sinekleri cezbeden bir bok parçasıydım. _Beni soğuk, kibirli, ukala falan bulduysanız sizi sevmemişimdir. Sevdiğime kedi gibi olurum ben. _Yeterince dürüstsen, fazlasıyla
Desem ki...
... Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin! ... Bil ki ölmüşüm. Fakat yine üzülme, müsterih ol; Kabirde böcekleri ezberletirim güzelliğini, Ve neden sonra Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum. Ağustos 1940
Sayfa 170Kitabı okudu
Deniz, Yusuf, Hüseyin
Üçü de inançlarının yolunu kendi görüşleri doğrultusunda belirginleştirdikleri ve bir araya geldikleri zaman, bir gün ölebileceklerini biliyorlar ve bunu hiç sorun etmiyorlardı. Birlikte birçok kez ölüme gidip geldiler. Baştan beri aileleri ve yakınlarını, bir gün başlarına gelebilecek olana karşı hazırlamaya çalışıyorlardı. Köyüne geldiği bir gün üstüne örttüğü yorganın kısa gelmesi karşısında, anasının eğilip Hüseyin'i öperek, "Üzülme oğlum, yarın yorganını uzatırım," dediğini anlatıyor babası. Hüseyin, "Benim için böyle bir zahmete girmeyin, belki bu, eve son gelişimdir," demişti... Yusuf, daha dışarda olduğu günlerde, babasına yazdığı bir mektupta kendisini unutmaya çalışmalarını istiyordu. Duygulu, gözüpek, şakacı kişiliğiyle Deniz, ilk arkadaş ölümünün acısını tattığı 25 Temmuz 1968'den dört yıl sonra; cesareti, dayanıklılığı ve kararlılığıyla hareket içinde belirginleşen Yusuf'la ve ağırbaşlılığı, az ve öz konuşuşu, bilgisiyle öne çıkan Hüseyin'le birlikte 6 Mayıs 1972'de darağacına doğru yürüdü... Cumhuriyet tarihinde solun, infazı can karşılığı olan ilk hüküm giyişiydi bu. Onlar darağacının gölgesinde aylarca bekletildiler.
Sayfa 5 - EverestKitabı okudu
Desem ki
desem ki sen benim için, hava kadar lâzım, ekmek kadar mübarek, su gibi aziz bir şeysin; nimettensin, nimettensin! (...) ben sende yaşıyorum, sen bende hüküm sürmektesin. bırak ben söyleyeyim güzelliğini, rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber. günlerden sonra bir gün, şayet sesimi farkedemezsen, rüzgârların, nehirlerin kuşların sesinden, bil ki ölmüşüm. fakat yine üzülme, müsterih ol; kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini, ve neden sonra tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, hatırla ki mahşer günüdür ortalığa düşmüşüm seni arıyorum. ağustos 1940
Sayfa 170 - can yayınları, 69. basım. istanbul: temmuz 2022Kitabı okudu
Reklam
4 Ocak 1950, Paris Canuşkam, Uzun mektubunu aldım. Ne müthiş bir mektuptu... İçinde her şey vardı. Hatta aşk bile vardı. Çok ihtiyaç duyduğum şefkat bile var­dı bu mektubun içinde!! Senin çalışma tempona gelince... Sakın buna üzülme. Niçin ken­dini ümitsizliğe kaptırıyorsun ? Neden ?.. Sen çalışmana bak... Gerisine de bir kalem boş ver: Önemli olan çalışmaktır: Çalışma sevinci de, çalışa çalışa gelir. Ben de, sanat şaheserleri yapmak için çalışmıyorum, ama bütün gücümle, tüm varlığımla çalışıyorum. Kaybettiğim zaman­ları yakalamaya çalışıyorum. Çalışma sevincimi tekrar yakalayabilmek için elimden geleni yapıyorum. Bazen de, çalışma sevincimi yakalaya­ bilmeye başladığımı fark ediyorum ! Ama, sende başka nedenler de olabilir tabii... Kulüpte bir gece, şiir okumuştun, hani ! Hatırladın mı ? Gözlerinden, birden yaşlar döküldüğü­nü görünce içimin karardığını hissetmiştim. Sesin, nasıl titremişti. Hey! Bütün bunlan hatırlıyor musun? Sanki böğrüme, kızgın bir ütü yapışmış gibi olmuştum. O gece... senin seneler sonra bile olsa yanıp tutuştuğunu anlamıştım !.. Bedri'nin ruhuna, insan üstü bir gücün acıyıp ona güç vermesi için dua etmiştim. Ruhunun çektiği acıları Allah dindirsin. Allah sana resim yapma sevinci versin ve bizim yanımızda yaşamaktan, mutluluk duyabilmeni mümkün kılsın. Eren
DESEM Kİ... Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar
Sayfa 170 - Can YayınlarıKitabı okudu
Pilotların çoğu Whinnery'nin "küçük rüya" diye adlandırdığı kısa süreli tünel hayali yaşamaktaydı; bazen havada süzülme ya da felce uğrama duygusuyla birlikte tünelin sonunda parlak bir ışık görmekte ve tekrar bilince kavuştuğunda çoğu kez aşırı mutluluğa, bir huzur ve dinginlik duygusuna kapılmaktaydı. Size tanıdık mı geldi?
Sayfa 168 - AlfaKitabı okudu
Necip Fâzıl'ın 'Zindandan Mehmed'e Mektup' şiirinde seslendiği, oğlu Mehmet Kısakürek'tir. Mehmet Kısakürek, 1973'te, adına kurulan Büyük Doğu Yayınları'nda babasının kitaplarını çıkarmaya devam eder. Güzel sanatlar eğitimi alan Mehmet Kısakürek'in sanatla, edebiyatla ilgisi, editörlük, grafikerlik ve
Reklam
MÜNEVVER ANDAÇ NÂZIM HİKMET 1. 'Saklı Su' Nâzım Hikmet'in dayısı Mustafa Celalettin Bey'in kızı olan Münevver Hanım; 1917'de Sofya'da doğar. Annesi Gabriel, Marsilyalı bir Fransız'dır. Babası Mustafa Celalettin Bey, Fransa'da öğrenimini yaparken Gabriel'le tanışıp evlenmiştir. Münevver Hanım,
Şarap
Başından geçenleri dinledik Niobe Başından geçeni dinledik Eskiden taşlar da ağlardı Ağlayıp unutarak geçirdik zamanı, Kimse kendi zamanından gelmiyor Üzülme, ölüm yaşıyor Niobe Nietzsche, deli Nietzsche, 1844-1900, Ölürken ağladı, güzel şeyler yazmışım Dedi başucundakilere Unutulur, sonra ağlanır Üzülme, ölüm yaşıyor Niobe. Bırak da sana anlatayım Ölümdür yaşamın bekçisi Üç kez ölür insan ararken Unuttuğunu, unutma bunu. Ölürken usunda birşeyler kalır Önemsiz bir şey, kar yağışı gibi, Dalgınlığımız bundandır, suskunluğumuz bundan, işte böyle sürüp gider doğum öncesi. Dinle Mursilis: Nu ninda ezzateni vatarram ekuteni, Şarap yaşlılıkta içilir.
Sayfa 193Kitabı okudu
1920
"Sözünü kestim, Dedim ki: Üzülme, derdim senden çok, benim annem de yok, sevgilim de yok."
Sayfa 92 - Adam Yayınları 5. Basım 1991Kitabı okudu
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.