Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türklük Kavramı Üzerine
Bernard Lewis’in de belirttiği gibi, “Türk” kavramı, İslamiyet’le öylesine eş anlamlıydı ki; bilhassa Osmanlı dönemindeki Müslüman ahali “Türk” diye adlandırıldığı gibi, bir gayrimüslimin Müslümanlığı kabul etmesi de “Türk oldu” diye ifade edilirdi. Bu durum, dünya Müslümanları içinde özellikle "sine-i selase" (üç kucak) denilen üç
_Napolyon Bonapart_ _Devlet, benim. _Para, para, para. (Başarının sırrı) _Felaketlerin üstünde dimdik oturan insan soylu ve cesurdur. _Gerçekler, büyük ruhlu insanları besler, küçük ruhları ise yaralar. _Yapıcı eleştiri, akıllı insanları güçlendirir. Ahmakları öfkelendirir. _Düşmanınız hata yaparken araya girmeyin. _İki şey
Reklam
İstanbul'da 1994 senesinde tertiplenen “Fuzûlî Sempozyumu”nda Türkiye Yazarlar Birliği' tarafından (“XX. yüzyılda Fuzûlî Dîvânına bir nazire: Şeydâ Dîvânı” başlığı ile takdim edin) o makâmın muktezâsına konuşması istenen Şahin Uçar'ın, işbu montajıyla kendi Divanı hakkında Söylediği sözler: nihân etdim kelâmım gerçi ma'nâ
Türklük Kavramı Üzerine
Bernard Lewis’in de belirttiği gibi, “Türk” kavramı, İslamiyet’le öylesine eş anlamlıydı ki; bilhassa Osmanlı dönemindeki Müslüman ahali “Türk” diye adlandırıldığı gibi, bir gayrimüslimin Müslümanlığı kabul etmesi de “Türk oldu” diye ifade edilirdi. Bu durum, dünya Müslümanları içinde özellikle "sine-i selase" (üç kucak) denilen üç
Yezidiler üzerine...
Şeytana tapmakla suçlanan Yezidilerin inanç esaslarının temelinde "vahdet-i vücut" (varlık birliği) inancı yatmaktadır. Bütün tasavvufi tarikatlar gibi Yezidilik dini de her şeyi bu arada şeytanı Allah'ın bir yansıması olarak kabul ederler ve büyük saygıda bulunurlar.
HALLAC-I MANSUR (MS. 858--922) Mansur el Hallac'ın düşüncesine göre: "iyilik ve kötülük arasındaki farkı gösterecek bilginin objesi kalptir. Kalp ile akıl birbirlerini tamamlayıcı bir mizandır. İnsanda Allah'ın tüm "zerre sıfatları" mevcuttur. İnsan fıtratındaki, zerre sıfatlarını aşması için ilk önce "gönül gözünü"
Reklam
"Çelişkiler Mecmuası: Kuran Müslümanlığı..."
- Kilise, tarih boyu Kur’an-ı Kerîm’le Allah Rasûlü üzerinden hesaplaştı; O’nun şahsına dair yalanlar uydurdu; sonra da o yalanları “hakikat” niyetine asırlarca ders kitaplarında okuttu. Efendimiz’e “hasta”, “yalancı peygamber”, “deccal” gibi atılan iftiralar hiç sorgulanmadan Kilise koridorlarında tekrar edildi. İslâm, doğrularıyla mahkum; Batı