İnsan var, ama onun zamanı da kayboldu gitti. Nerede? İşte insan soluk alıyor, düşünüyor, ağlıyor, oysa biricik, özel, sadece onunla bağlantısı olan zaman yürüyerek, yüzerek, akarak geçip gitti. İnsan ise duruyor.
Zaman, insanların ortaya çıktığı, hareket ettiği, iz bırakmadan yok olduğu saydam bir ortamdır. Zaman içinde kentler ortaya çıkar ve yok olur. Zaman onları getirir ve götürür.
... aynı dili konuşan insanların birbirini anlamaması, birbirinden nefret etmesi yirminci yüzyılın felaketlerinden birini acıklı bir biçimde ortaya koyuyordu.
Ne kadar çok konuşur ve tartışırlarsa birbirlerini o kadar az anlıyorlardı. Ondan sonra da birbirlerine karşı kin ve nefret dolu bir halde susuyorlardı.
Fakat içinde bugüne yabancı bir şey yaşarken ve bu yabancı şey onun bir parçasıyken nasıl davranabilir insan... Kendinle ilişkini koparıp, görüşmeyi kesecek değilsin ya.
... aynı dili konuşan insanların birbirini anlamaması, birbirinden nefret etmesi yirminci yüzyılın felaketlerinden birini acıklı bir biçimde ortaya koyuyordu.
İki insanın, iki yabangülü çalısının birbirinin aynısı olması düşünülemez... Yaşamın özgünlüğünün ve kendine özgü özelliklerinin kaba kuvvetle silinmek, yok edilmek istendiği yerlerde yaşam söner.
İki insanın, iki yabangülü çalısının birbirinin aynısı olması düşünülemez... Yaşamın özgünlüğünün ve kendine özgü özelliklerinin kaba kuvvetle silinmek, yok edilmek istendiği yerlerde yaşam söner.
“Hiçbir şey kalmamıştı geriye. Neredeydi bu yaşam, çekilen korkunç acı neredeydi? Hiçbir şey kalmamış mıydı? Bütün bunların hesabını hiç kimse vermeyecek mi acaba? Böyle hiçbir iz bırakmadan unutulup gidecek mi?”
İvan Grigoryeviç’in Gulag’da 30 yıl esir hayatı yaşadıktan sonra hayata yeniden tutunmasını, özgürlüğü ve temelde Stalin diktatörlüğünü anlatan bir tarih, sosyoloji hüviyetinde bir romandır, diyebiliriz..
“Bir kadın görmüştüm. Kadını muhafız eşliğinde bölge merkezine getirmişlerdi. Yüzü insan yüzüydü, gözleriyse kurt gözleri. Söylendiğine göre, bu yamyamların hepsi kurşuna diziliyordu.
Oysa onlar suçlu değildi, bir anayı kendi çocuklarını yiyecek noktaya getirenler suçluydu. Kime sorarsan sor, suçluyu bulabilir misin? Bütün insanlar için iyi bir şey yapmak uğruna getirilmiştir analar bu duruma.“
Büyük bir açlığın, yokluğun, kimsesizliğin kol gezdiği bir dünya… Ve bunlara şahit olmuş birinin yıllar sonra tekrar var olmaya çalışması…
Yaşam ve Yazgı kitabını uzun zamandır okumak istiyordum fakat ondan önce yazarın bu kitabıyla tanışmış olmak benim için yazarın tarzını ve düşünce yapısını anlamak adına daha faydalı oldu..
Etkileyici Puan: 8/10
İnsanca olmayan her şey anlamsız ve yararsızdır!
Maksim Gorki’nin çocuklar için eğitici oyuncakların gerekli olduğuna ilişkin bir yazısını okudum. Katanaların çöplüğe taşıdığı bu çocuklardan Maksim Gorki’nin haberi yok muydu acaba?
"Mesele benim berbat karakterimde, gün geçtikçe de daha berbatlaşıyor."
Bu sözleri söylerken, "Ne kadar yalnızım. Evde de, işte de, arkadaşımla beraberken de," diye düşünmüştü.