Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Vera
Hiç söylenmemiş sözler söylemeli.. El değmemiş,duru sözler sevdiğim için.. Sevdiğim..! Şehir giysilerini kıskanır Ve bu yüzden bürünür geceye Güneş gözlerinden beslenir Ve saçlarını kollar görmek için...
kendi zamanına doğru ilerleyen saatlerin başladığı vakitte,kaybolan tavus kuşu tüyünü aramak için kitaplığın olduğu odanın kapısından sessizce girdi.kitapların arasında duran kavonuzun içine koyduğu tüyü yerinden çıkarttı. gidenlerin ardından ,kendini bildi bileli yaptığı ritüeli haline dönüşen vedalaşmaya hazırlandı. kavanozdaki adamı yerinden çıkardı,tabuta rövaşata atmaya hazırlanan uğurlu tavus kuşu tüyünü de kulağınının arkasına taktı.gece ,yarısını geçmişti,geri kalan yarısında sokağın ortasına fırlattığı kavanozun sesini dinleyip ,havada yavaş yavaş süzülen tüyün ahengli kayboluşunu izledi. sokak lambalarının ışıklarına dalıp giderken,mahsun un, mahzun halini süzdü ,sigarısını uladı,ciğerlerini dumanla doldurdu,"arkadaşlar iyidir" derken yüzündeki ifadeyi şimdi kendi yüzünde tanıdı. ve gitti... uğurlu gidişlerin olsun Ahmed abi...
Reklam
Değişkenlik
Benim için önemli olan bir kağıdın üzerinde yazılanlar bana göre insandan kalan en güzel hatıralar belki bir daha hiç yazılmayacak olan cümleler alırım o kâğıdı saat sabahın körü derim ki al oku isterim ki bunu sen yazdın ben buydum iyiydim şimdi nasıl kötü oldum okunmadan atılır çöpe kâğıt dışım dimdik içim deprem sinirim volkan gözlerim çakmak çakmak dokunsalar ağlarım ama sinirlenip söylenip çıkarım saatler geçer çöpe atılan güzel bir hatıra olan ama artık kurtulsa bile acı bir hatıra olacak olan kağıt gelir aklıma düşünürüm o anlık atılmıştır pişman olunup güzel bir yere konulmuştur belki ya alınmamışsa diye atarım gururu kenara giderim isterim çöp tenekesini bakarım içine hiç pişman olunmamış atıldığına üzerine yenilen yemeklerin kağıtları atılmış içilen ayran kutusu,çiğnenen sakız yapışmış kenarına alır çıkarım okurum on defa her defasında şu sözler çeker dikkatimi “arkadaşların en hakikisi” onu yazan için artık bir çöp bu söz de kağıtta benim için kurtarılmış anı olduğu gelir aklıma katlarım koyarım kitabımın arasına bütün hatıralar güzel olacak değil ya.
peri tozu güncesi
önce birkaç parçaya bölünüp peşinden un ufak edilmiş bir taze -artık değil- bütünün muhtelif yerlerinden oymaya yeltenenlerden biri olarak yazıyorum: " kolay değildi -başta- " oyarak, özensizce inceltilmiş parçalar, ufalanabilecek raddeye getirildiğinde, biri çıkıp "dur" demedi. dense, duyulur muydu; dendi de, ikazlara sağır
5- DÖNÜŞ
Bütün sevişenlerin zor dakikaları vardır Hepsinin o zamanlarda benzeşir davranışları Hüsnü Yusuf Aldı Şivekârını karşısına Ellerini tuttu Ayırmadan gözlerinden gözlerini Önce derin bir iç geçirdi Konuşmaya başladı sonra: “İkimiz o bir kalarak en özel yeri” “Yaratılmışlar arasında” “Ne kadar hakkıyla kazanmış olursak olalım” “Ve şimdi çok kimsenin anlamadığı” “Yüceliş basamaklarında olsak da” “Her yaratılan şeyin zemini” “Bizim de zeminimiz” “İnsan çoğalacaksa insanlarda çoğalır” “Bir dönüş bekliyor seni” “Cinlerin bahçesinde” “Çocuk doğamaz”
Beklemeye ve Afyonlamaya Devam...
Filistin'de soykırım oluyorken lüks ev (villa) ve dergahlarında oturan ve herşeyi bildiğini, herşeye vakıf olduğunu, dilediği zaman her şeyi yaptığını iddia ederek İLAH'laştırdığınız ŞEYH'leriniz neredeler? Şeyhleriniz şimdi birşey yapmayacaklarsa peki ne zaman yapacaklar, ne zaman üfürüp de bir rüzgarla bu SİYONİST'leri helak edecekler?...
Reklam
Büyük bir karmaşadır bu. İsmini bilmediğimiz bir kulluk.. çarmıha sürükleyen.. kader mi bu.. bilinmez. Anlamını bilmediğimizdir bu.. uygarlıkların kayboluşudur.. tanrıçaların lanetinden.. şimdi seninle yanmak vardı oysa..
nefse boykot!
bakım, temizlik, gıda gibi birçok alanda yerli üretime dikkat edildiği gibi temiz içerikli olduğuna da dikkat etmek gerekir. boykot mes'elesine farklı açılardan bakıp bazı yanlış anlaşılmaları gidermek gerektiğini düşünüyorum. misâl adam a marka kolayı tüketmiyor neden çünkü boykot ediyor ama b marka yerli gazlı içeceği lıkır lıkır içiyor.
Edip Cansever, Alev Ebüzziya’ya mektup yazar;
✨”İnsanın hayatı, insanın hayalidir”✨ diyor Gide. Bir bakıma doğru. Ya da “doğru” demem için bir yığın sebep olmalı. Bir mahkûma, “bugün asılacaksın, fakat...” deseler, buradaki fakat kelimesi bir af bildirisi gibi gelir ona. Saatimin akrebi on ikiyi çoktan döndü. Birlerle, ikilerle flört ediyor şimdi. Dışarısı loş, gri, kasvetli. Arada yağmur yağıyor. “Arada yağmur yağmur yağıyor”u binlerce geçiriyorum kafamdan. Ama olmuyor işte, yıkanası bir yüreğim yok bugün. Neden mi? Ve her yerde birden oluyorsun sanki. Ya da ben her yerde karşına çıkıyorum. Duvarlara, tahta perdelere, eski taş binalara, hatta gökyüzüne, denizlere yapıştırılmış afişlere benzetiyorum kendimi Nâzim’ın bir şiirinde geçer hani, “İkinci bir insan gibi yaşıyorsun içimde.” Ben de şöyle söylüyorum: Ben sende doğayı buldum. Pazartesileri çok seviyorum. İki sebebi var bunun. Birincisi, senden mektup alabileceğimi düşünmek. ikincisi, İstanbul’dan Pazartesi günü ayrıldığın için, Pazartesi günleri bir gün geri döneceğini çağrıştırıyor bana. Seninle aynı şehirde yaşadığımı bilmek. Bunu taşıyan bütün Pazartesiler. Bir plaktan söz açmıştım sana. Carl Orff’ un Carmina Burana’sıymış. Geçen gün bir daha dinledim, yeniden sevdim. Mistik, biraz Bizans kokan, yer yer operet atmosferi ve öfke. Büyük bir yapıt değil belki ama çok güzel.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.