Size azap olur namım yaşarsa
İstemem kalbiniz bana mezarsa
Ne kadar mektubum ve resmim varsa
Yırtın ben ölünce, yakın dostlarım
Ne damakta tad, ne sizde vefa
Bulduğum aldanış çektiğim cefa
Tabutumun arkasından son defa
O dost bakışlarla bakın dostlarım
Büyük dertler birbirinden,
Sıralanır, sıralanır.
Gönül her gün bir yerinden,
Yaralanır, yaralanır.
Yüzleri var türlü biçim,
Belli değil gerçek dost kim,
Vefa diye şu yüreğim,
Paralanır, paralanır.
Başta bin türlü düşünce,
Hep karanlık gündüz gece,
Doğru söyleyen ömrünce,
Karalanır, karalanır.
Ömür boyu düşündüğün,
Sırlar çözülecek bütün,
Şu demir kapılar bir gün,
Aralanır, aralanır...
üstad
"Yine de belli bir amaç doğrultusunda yürümediğim için, dört bir yanımı bulanık fotoğraflarla kaplamışlar gibi bir buhranın içindeyim. Üstelik bu ucu bucağı belli olmayan buhran bulutlarının ne zaman dağılacağını kestiremiyorum. Ve artık ömrüm ne kadar vefa ederse –elli yıl mı olur, altmış yıl mı– ben ne kadar yürüsem de, ne kadar koşsam da bu bulutların dağılmayacağından hiç şüphem yok.
Bu sisli geleceği alt etmek için değil, durulamadığım için yürüyorum aslında. Yoksa ne kadar çabalasam da bu işten sıyrılamayacağımı biliyorum."