ABİDİN NESİMİ 1911’de Bingöl'ün Kiğı ilçesinde doğdu. İlkokulu Mercan Sultanisinde, Orta ve Liseyi İstanbul Erkek Lisesinde okudu, Yüksek Öğrenimini İTÜ’nün (o zamanki adıyla Yüksek Mühendis Mektebi) Su Şubesinde yaptı. 1937-1949 yıllarında serbest çalıştı, 1949‘da Bayındırlık Bakanlığı hizmetine giren Abidin Nesimi evli ve 3 çocuk
Çevrende bulunanlar erişilmez bir kurnazlık, hayvani (ama hayvanlar böyle değildir) bir ruhsuzluk, şeytani bir iyilik ve insanı öldüren bir sevgiyle senin hakkında ne derlerse desinler -ben, Milana, ben senin doğru yolda olduğunu çok iyi biliyorum, ne yaparsan yap, ister Viyana’da kal, ister buraya gel, ister Prag’la Viyana arasında kararsız kal ya da bir şunu bir bunu yap. Bunu bilmeseydim, seninle ne ilgim olurdu. Nasıl ki denizin derinliklerinde sürekli yoğun baskı altında olmayan en küçük bir nokta bile yoksa, sende de öyle, ama hayatın geri kalanı bir kepazelik ve bu benim midemi bulandırıyor; bugüne kadar hayata katlanmadığımı düşünürdüm, insanlara katlanamadığımı ve bundan çok utanırdım. Ama şimdi sen, bana katlanılmaz gelenin hayat olmadığını gösteriyorsun.
Reklam
Viyana’da eğitim ve sefalet yılları
O zaman sosyal çevremden tamamen ümidimi kesmemek için onların hayat tarzlarını bir yana bırakıp, onları sefalet ve yokluğa iten sebepleri gözlemeye, araştırmaya başladım. Ancak böylelikle onların bu korkunç hallerine tahammül edilebilirdi. Bu durumda ortaya çıkan sonuç, bütün sefalet ve çaresizlik, bu pislik ve ahlaksızlık manzarası içindeki insanlar suçlu değil, kanunsuzluklar ve kötü tecrübeler suç kaynaklarıydı.Bu sırada ben de yaşamak için mücadele ettiğimden, bu bataklığa düşmenin tabii sonucu olan görüntüler karşısında kederli bir duygusallığa kapılmaktan kendimi koruyor olmalıydım. Bana öyle geliyor ki bu durumu düzeltmek ancak iki yol takip edilerek mümkün olabilirdi. Bunlar , köklü bir sorumluluk duygusundan ilham alarak gelişme yolunda daha sağlam temeller meydana getirmek. Düzeltilmesi mümkün olmayan çocukları sert bir kararla yok etmek.
Yine de önemli olan diğer insanların -Laurinden başlayarak, sonra Staša ve çevrendeki tanımadığım geniș insan topluluğuna kadar- kibirli bilgelikleri, hayvani bilinçsizlikleri (gerçi hayvanlar o kadar bilinçsiz değildir), șeytani nezaketleri ve öldürücü sevgileriyle söylediklerinin hiçbir önemi yok. Ben, ben, Milena hangi kararı verirsen ver, ister Viyanada kal, istersen buraya gel, istersen Prag'la Viyana arasında kararsız kal, ne istersen yap, ömrümün sonuna kadar her zaman en doğrusunu yapacağını biliyorum. Bunu bilmeseydim senin yanında ne işim vardı. Açık denizlerin dibinde baskı altında olmayan hiç bir yer yoktur, senin durumunda da bu böyle ama hayatın geri kalanı rezalet ve beni hasta ediyor. Yaşamaya, insanlara katlanamayacağımı düşünürdüm ve kendimden utanırdım ama șu anda benim için katlanılamaz olanın hayat olmadığını gösteriyorsun.
Sayfa 113 - OlimposKitabı okuyor
Hayat açık ve şeffaftı, erişmek için sadece elini uzatmak yeterliydi.
Hayat, elde etmekle değil, ama durmadan aramakla ilgilidir. Asla tatmin olmayan bir açlık; işte hayat budur. Sonunda tatmin olduğunda artık pekala ölü olabilirsin.
Sayfa 155Kitabı okudu
Reklam
16. ASIR ŞAİRLERİNDEN EDİRNELİ NAZMÎ Türkiye’de Osmanlı sülalesi hâkim olduktan sonra(1) acem taklidi divan edebiyatının kuvvetle yayılarak milli dil ve kültürümüzü şiddetle tehdit etmesi üzerine on beşinci asrın sonlarında Türkiye’de bir dilde milliyetperverlik cereyanı baş gösterdi. Aruz vezniyle olmakla beraber, yalnız Türkçe sözler ve hatta
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.