"Do you love me, Westley? Is that it?"
He couldn’t believe it. "Do I love you? My God, if your love were a grain of sand, mine would be a universe of beaches. If your love were—"
"I don’t understand the first one yet," Buttercup interrupted. She was starting to get very excited now. "Let me get this straight. Are
Waking Life
Bu, gezegene renkli bir kalem kutusuyla gelmeye benziyor. Kutunuz 8'li ya da 16'lı olabilir. Ama önemli olan kalemlerle ve size verilen renklerle ne yaptığınız. Çizgilerin dışını ya da içini boyadım diye üzülmeyin. Çizgilerin dışını boyayın derim ben. Sayfanın dışını boyayın.
Waking Life
Kendi yıkımını hazırlayan insan kendini yabancılaşmış, sapına kadar yalnız hisseder. Toplumun dışındadır. Kendi kendine şöyle der: "deliriyorum galiba". Anlamadığı şudur; toplumda tıpkı kendisi gibi. Büyük zarar ve felaketlerden karlı çıkar. Bu savaşlar, kıtlıklar, su baskınları ve depremler çok belirli gereksinimleri karşılarlar. İnsanlar kaos ister. Doğrusu buna gereksinimleri de vardır. Durgunluklar, çatışmalar, halk hareketleri, cinayet, hepsi korkunç. Ölüm ve yıkımın yarattığı bu karşı konulmaz orji durumunun içine çekilmişiz neredeyse. Hepsi içimizde. İçinde olmaktan zevk alıyoruz. Tabii ki medya tüm bunlara üzgün bir yüz yakınır. Bunu, onları büyük insan trajedileri kılıfına sokarak yapar. Ama hepimiz medyanın işlevini biliyoruz, dünyadaki kötülükleri yok etmeye çalışmaz. Onun görevi bu kötülükleri kabul etmemizi ve onlarla birlikte yaşamamızı sağlamaktır. İktidarın bizden istediği edilgen gözlemciler olmamızdır.
Waking Ned Devine (1998)
They say money changes a man. There's no greater change than moving from life into death.
Waking Life (2001)
"ve biz bağlantı kurduğumuzu hissettiğimizde, anlaşıldığımızı düşündüğümüzde, zannedersem manevi bir birlik hissetmiş oluruz. ve bu duygu geçici olabilir ama galiba da bunun için yaşıyoruz..."