Dalgınım
Peki ya sizin Hiç fotoğrafını açıp Yüzünün en ince ayrıntısı kadar, İncelediğiniz biri oldu mu? Uçmak için kuş olmak gerekmiyor, küçük sevinçler olsun yeter.
"İleride neye ulaşırsan ulaş. İyi bir insan olmayı elden bırakma. O hep senin özünü oluştursun. Bazen yanlışa düştüğün olacak. Kıracak, kırılacaksın. Ama sonra toparlamalısın. Seven gönül alır. Er ya da geç. Sen bundan sonra mümkün olduğunca elini çabuk tutacaksın. Bütün bu süreç boyunca incitmeme prensibin olacak. Herkese yardımcı olamazsın fakat faydan olmuyorsa zararın da olmayacak insanlara. Sen tabii ki insanlara gülümseyeceksin. Onlar için elinden gelen ne varsa yapacaksın. İyi bir insan olmak ve öyle olarak kalmak için tüm içsel gücünü koruyacaksın. Sen eskisi gibi kırılganlığınla öylece kalan, dünyaya öfkeli, mahzun çocuk değilsin. Sen büyüdün, olgunlaştın. Hala ruhunda eksiklikler var gelişiyorsun elbet. Fakat psikolojik dayanıklığın da zirve noktalarına ulaştı. Sen ölmeden önce öldün, bunu biliyorsun. Sen bunu defalarca kez yaşadın. Artık hiç olmadığı kadar güçlüsün. Kendin için, sevdiğin o insan için, insanlık için, dünya için kendine, kendini borçlusun. Bu da sade bir kabullenişle değil. Ancak kendini herkese ve her şeye ispat ederek olacak. Bu sebeple çaba ve süreç senin hayat boyu yolcuğun olacak. En değerli hazineleri orada bulacaksın. Kim bilir belki o, en sevdiğini de tekrar orada bulursun." (Jack Brighty)
Reklam
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Aldırma ; yüzümde sabitlenmiş gülümsemeye , mesleki deformasyondur..... patronumun isteğidir yani. eh ! böyledir işte ,ömrü karalama defteri gibi kullanmanın sonucu.... bilincinde ;sürekli kelimeler açar ve asla kokmazlar hiç biri güller gibi bana göre kim yaparsa aşkın tarifini ;alayı yalandır ! başkası nasıl kullanabilir ki ! sana bakarken
“Hayattan ne istediğini bilmeyen boy aynasına bakmayıp kendini mükemmel zanneden… dokunmakla düşünmenin bir farkının olmadığını bilmeyen… sevgisinde cimri, öfkesinde bonkör olan bencil yaratıklarız.. kazandıklarımız kaybettiklerimizin yerini tutsun istiyoruz.. avucumuzu yalıyoruz. Bir şey güzelse bunda bir anormallik arıyoruz, olmasa bile
Dialog
Dialog Nasıl net gözlem yapa biliriz? Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz? Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız? Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız? Derler insan çözülmez kutu bağlı. Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
Reklam
Vücud ve iç
Vücud ve iç Beden formuna ben dediği an. Kendini yaşamdan ayırdı insan. Vücudun yerine denilir mekan. Form yaranmasına söylenir zaman. Cisime göredir zaman ve mekan. O,yoksa ne yer var,ne de ki,zaman.
varoluşun sanatı
youtu.be/ZhGbDxS--rY?si=... "mutlağın, tek bir anlamın, aşkınlığın yitimi: bir boşunalık, anlamsızlık denizinde savrulmaya başladık. niçe sanatın bu anlamsızlık denizinde savrulmamızı engelleyebilecek tek gemi olduğundan söz eder. sanat aracılığıyla kişi hem kendi varoluşunu olumlar: 'evet burda hiçbir anlam yok, bu
Kadrolu Yalnızlar için
unuttuklarınızı soruyorum hiç hatırlamak istemediklerinizi teninize iz bırakanları ve izinizi taşıyan tenleri görmesenizde sezdikleriniz var mı sizin unutmasanız da unutur gibi yaptıklarınız
unuttuklarınızı soruyorum hiç hatırlamak istemediklerinizi teninize iz bırakanları ve izinizi taşıyan tenleri görmesenizde sezdikleriniz var mı sizin unutmasanız da unutur gibi yaptıklarınız
Reklam
"alıntı" bir gün bir dostum bana: bir ölüye göre fazla nefes alıyorsun demişti. bașta yadırgamış ama sonradan ona hak vermiştim. yaşamaya büyük bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum. yani nasıl yaşanması gerektiğini çok iyi biliyorum. iyi hayat nasıl geçirilir, çok iyi biliyorum. ama ilgimi çekmiyor. yani yaşamaya büyük bir yeteneğim var
-Şu iki adam bize karışacak gibi hissediyorum. -Ne var biz de onlara karışırız. -Ya seni döverlerse, sen tek kişisin. -Orası hiç belli olmaz. -Sen şimdi günah diye onlara bir şey yapmazsın. Evet, kafamız hep böyle karışık.
Bana kaybet Bana kaybet oynadığın tüm oyunlarını kaybet Seni söküp atamıyorum içimden Bu nasıl bi lanet Ben hangi yüzüne konuşacağım bilmiyorum Ah hep Kaybettim her şeyi ve başa sardım bugün
Çocuksun Sen
Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen Kum taneleri var ya onlardan birindeyim Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum. Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil
Ahmet Telli
Ahmet Telli
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.