`Beni güzel hatırla Bunlar son satırlar... Farzet ki bir rüzgardım, Esip geçtim hayatından. Ya da bir yağmur Sel oldum sokağında. Sonra toprak çekti suyu , Kaybolup gittim..🥀 ~Orhan Veli Kanık
442 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Geçmiş ve şimdinin arasında sıkışıp kalmış bir ruhun gerçek ve hayalin sınırlarını aradığı bir yolculuğa hazır mısınız? Merhaba kitap sever dostlar. Bugün sizlere
UMUT DİKİCİ
UMUT DİKİCİ
'nin kaleme aldığı zamansız kitabı kitabı ile geldim. Okurken eski İstanbul sokaklarında geçeceğiniz ve o günleri özlemle yad ederken keşke hiç bitmese diyeceğiniz bir
Zamansız
ZamansızUmut Dikici · İkinci Adam Yayınları · 202321 okunma
Reklam
Çatlak Yumurta (Kısa Hikaye)
Hikayenin ismine bakınca karikatürden uyarlanmış çizgi film karakterlerinin hikayesi gibi geliyor ilkin aklınıza ama çizgi film değil bu anlatacağım hikaye. Biraz eskilerdeki sır kapısı hikayeleri gibi yaşanmış bir hikaye. O tarihlerde Ege’nin küçük bir sahil semtinde yaşıyordum. Yazın en sıcak zamanları Ağustos ayıydı. Hava o kadar sıcak
Tek aktör benim. Bir kadın için zor Bütün oyunu oynamak. Alkışlardan sonra koştururum Hiçbir zaman yetişmeden. Sahnede yaptığımın tümü koşmaktır. Devam etmek için koşuyorum, Ama asla onu başarmadan. Birdenbire koşmayı bırakırım. Konuşmalar yaparım, yüzlerce. Saçma sapan şeyler söylerim: Yumurtaların taşlarla tartışmaması gerektigini Ya da dikey duruyorum Ama gölgem eğri. Ve bunun gibi ve bunun gibi. Birçok yuhalama. Birçok yuhalama. Perde kapanır. Seyirciler dışarı koştururlar. Kötü bir gösteriydi. Yaşamlarının ilginç bir oyun yaratacağı birkaç insan vardır. Katılmıyor musunuz?
Ya da burada, hemen bu gece âşık olmak istiyorum yeniden.Kısa da sürse, başlı başına bir yanılsama da olsa aşk insanın kendini yeniden yaratması değil mi? Kendi yüreğine ulaşmada kışkırtıcı bir keşif yolculuğu değil mi? Ama çoktan bitmiş ve artlarında yangın yerleri bırakmış bütün sevdaların sesi var içimde.Gördüğüm kentlerin, geçtiğim yolların, yalnızca birkaç saati ya da olağanüstü akşamları bölüştüğüm ve sonra unuttuğum bütün insanların yüzleri.Sonradan anımsananlar dokunaklı, iyi ve değerli görünür insana.Ama şimdi bir yenilgi kokusu var her şeyde.
Hani herkesin sevdiği bir yer olurmuş ya, işte uykum benim cennetimdi! Gülüşlerinden sonra cennet, uykularımda gizlenirdi. Çünkü cennet sadece ikimizin olabildiği tek yerdi ve benim içimde sen, her gece oraya gelmeye çekinmezdin.
Reklam
88 syf.
10/10 puan verdi
DürtÜ hikâyesini ne kadar çok sevdiğimi anlatarak yorumuma başlamak istiyorum.. Yazar öykü içinde öykü yaparak okuyucuya edebi zevki tattırmış. Öyküde satın alınan bir kitabın okundukça birilerinin işkence gördüğünü, kitap bitirilirse de işkence gören kişinin öleceğini konu almış yazar. Eğer kitap okunmaz da köşeye bırakılırsa kişi kurtulacak ama ya okunursa? İşte o zaman o kişinin hayat yolculuğunda sonu gelmiş olacak. DürtÜ'den sonra en sevdiğim hikâye DöŞ adlı hikâye oldu kesinlikle. Nedim ve onun hikâyesini iyi ki okudum. O kadar çok altını çizdiğim yer oldu ki bunlar bile ne kadar çok sevdiğimi anlatıyor. Nedim karakteri ve iç dünyasıyla bende yeri ayrı olacak bir karakter olacak. Kitap her açıdan çok güzeldi. Öykü okumayı sevenler bu kitabı çok sever, öykü ile arası olmayana ise öykü okutur diyerek yorumumu bitiriyorum.
Ara Karardan Rücu
Ara Karardan RücuSıddık Batuhan Arpacı · Metinlerarası Kitap · 20235 okunma
Bu kadar başarılı olmasını sağlayan şey, bunu ya öğrenmiş ya da zaten bu bilgiyle doğmuş olmasıydı. Asla acele etmezdi. Karşısına bir engel çıkarsa önce ortadan kalkmasını bekler, sonra yoluna devam ederdi. İki eylem arasında tamamen gevşeyebiliyordu. Ayrıca güreşin temellerinden biri olan bir teknikte de ustalaşmıştı: rakibini yenilgiye götürecek olan ağır işi kendisine yaptırmak ya da gücünü zaaflarına yöneltmek.
Sayfa 265
Kolomb Yumurtası deyimi
"Kolomb'un yumurtası deyimi, ortaya konduktan sonra basit ve kolay görünen bir icadı anlatmak için kullanılır. Rivayete göre Kolomb, kendisine Amerika'nın keşfinin kaçınılmaz olduğunu, büyük bir başarı sayılamayacağını söyleyenlere ders vermek için, bir yumurta getirmiş ve onlardan bu yumurtayı diklemesine masaya yerleştirmelerini istemiş. Bütün denemeler boşa çıktıktan sonra Kolomb, yumurtanın ucunu kırıp düzleştirerek, düşmeden kalmasını sağlamış. "
Sayfa 5 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Tehlikeli ve insani meselelerde başarılı sonuca ulaşılması acele yüzünden büyük ölçüde sınırlanır. İnsanlar acele ettikleri için sık sık tökezler. Zor ve incelikli bir eylemi gereğince yapabilmek için önce hedefi incelemek, bu hedefin arzulanır olduğuna karar verdikten sonra da tamamen unutup sadece yöntemlere yoğunlaşmak gerekir. Bu sayede kaygı, acele ya da korku yüzünden yanlış bir hareket yapmaktan kaçınılmış olur. Bunu pek az kişi öğrenir.
Sayfa 264
Reklam
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Dava
Josef K bir bankada çalışan üst düzey bir yönetici. Bir sabah uyanıyor ve evine koruma tarzı adamlar geliyor, Josef K’ya dava açıldığını söylüyorlar. Dava deyince aklımıza ilk etapta modern hukuk sistemi gelsede bu kitapta bu sisteme aykırı bir yargılanma göreceksiniz. Çünkü ortada ne bir suç var ne bir mahkeme var kimse bu davayla ilgili bir şey
Dava
DavaFranz Kafka · İndigo Yayınları · 201752,7bin okunma
Benjamin Franklin – Genç Tüccara Tavsiyeler Vakit nakittir bunu unutma! Günde 10 şilin kazanabiliyorsan ve günün yarısını aylaklık ederek ve 6 şilin harcayarak geçirdiysen, 5 şilini daha aylaklık ederek harcamış ya da çöpe atmışsın demektir. Kredinin (borcun) para olduğunu unutma! Eğer biri bana vadesinden sonra borcunu öderse bana faiz ya da o
600 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
52 günde okudu
Birinci kitabı bitirdikten sonra hemen ikinciye geçmek için sabırsızlandım. İlk kitaptan sonra bir zaman atlaması ile olaylar başlıyor. Buradan sonra spoiler var. Dünya açık bir tehdit alınca, insanlar ne yapacağına karar vermekte zorlanıyor. Her ne kadar uzaylıların gelmesine çok çok zaman var olsa da, sophonlar yardımı ile yapılan bütün
Karanlık Orman
Karanlık OrmanCixin Liu · İthaki Yayınları · 2019270 okunma
Klasik hikaye şöyle: Yerel yeniçeri ağası yahut da bölgede güçlü olan arazi sahibi Rüştü Bey, gayrimüslimlere zulmetmeye girişir. Ekstradan haraç talep eder. Yahut onların köprü bakıcılığı yapmasına izin vermez yahut onların vakfının kasasına el koyar yahut da kızlarından üç tanesini kaçırır vesaire. Gayrimüslimler vali beyden yardımın isterler.
16. yüzyıla geri gittiğinde Müslüman tabaka egemen sınıftır, üst sınıftır, daha zengin sınıftır. Hristiyanlar fakir ve eziktir, reayadır. 18. yüzyıla geldiğinde biraz daha dengeli bir yapılanma görüyoruz. Zira servet kaynakları büyük ölçüde kurumuştur, iki taraf aşağı yukarı eşit derecede fakirdir. Birbiriyle karışmamaya özen gösterirler. Taraflardan biri öbürüne dokunduğunda veya rahatsız ettiğinde mahalle kavgası çıkar. Türk'ün biri Ermeni'yi aşağıladığında ya da dövdüğünde, ertesi gün, 300 tane Ermeni genci gider, onların mahallesini basar. Ve tersi. Karşılıkli bir dengeye oturmuştur toplum. Bu denge Tanzimat'tan sonra bozulur. Hani o malum klişe var ya, gayrimüslimler zengindi, Müslimler ise boynu bükük zavallı insanlardı, 19. yüzyıl sonunun, 20. yüzyıl başının bir karikatürüdür.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.